Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KİBİRLENMEK : Turkish Turkish

kendini büyük görmek, büyüklenmek

KİBİRLİ : Turkish Turkish

kendini büyük gören, büyüklenen

KİBİRLİLİK : Turkish Turkish

kibirli olma durumu

KIBLE : Turkish Turkish

namazda dönülen yön

KIBLE : Turkish Turkish

güneyden esen yel

KIBLE : Turkish Turkish

sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer

KIBLENÜMA : Turkish Turkish

kıble yönünü göstermek için, bulunulan yere göre özel imi olan pusula

KİBRİT ÇAKMAK : Turkish Turkish

kibriti yakmak için bir yere sürtmek

KİBRİT, -Tİ : Turkish Turkish

ir ucu sürtünme sonucu yanabilecek bileşimde olan, küçük tahta ya da karton parçası

KİBRİT, -Tİ : Turkish Turkish

kükürt

KİBRİTÇİ : Turkish Turkish

kibrit satan (kimse)

KİBRİTÇİ : Turkish Turkish

cimri

KİBRİTLİK : Turkish Turkish

kibrit koymaya yarar yer ya da kap

KIÇ ATMAK : Turkish Turkish

(hayvan) çifte atmak

KIÇ ATMAK : Turkish Turkish

çok istemek

KIÇ ÜSTÜ OTURMAK : Turkish Turkish

kıçı yere gelir durumda düşmek

KIÇ ÜSTÜ OTURMAK : Turkish Turkish

herhangi bir konuda yenilmek, umduğuna ulaşamamak

KIÇ, -ÇI : Turkish Turkish

kuyruksokumu bölgesi, popo, °makat

KIÇ, -ÇI : Turkish Turkish

(kimi bölgelerde) bacak, ayak

KIÇ, -ÇI : Turkish Turkish

(deniz teknelerinde) art taraf

KIÇ, -ÇI : Turkish Turkish

arka bölümde olan

KIÇI KIRIK : Turkish Turkish

önemsiz, değersiz (şey ya da kimse)

KIÇIN KIÇIN : Turkish Turkish

geri geri

KIÇIN KIÇIN KIÇIN KIÇIN GİTMEK : Turkish Turkish

geriye doğru gitmek, geri geri gitmek

KIÇIN KIÇIN KIÇIN KIÇIN GİTMEK : Turkish Turkish

(henüz yürümeyen bebek için) kıç üstü gitmek