Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KITIRA ALMAK : Turkish Turkish

alay etmek

KITIRCI : Turkish Turkish

çok yalan söyleyen (kimse)

KITIRDAMA : Turkish Turkish

kıtırdamak eylemi

KITIRDAMAK : Turkish Turkish

kuru bir şey kıtır sesi çıkarmak

KITIRDATMAK : Turkish Turkish

kıtır diye gevrek ses çıkarmak

KITIRTI : Turkish Turkish

kıtırdama sesi

KITLAMA : Turkish Turkish

kesmeşekeri ağızda küçük küçük ısırarak içilen, çay için kullanılır

KITLAŞMA : Turkish Turkish

kıtlaşmak eylemi

KITLAŞMAK : Turkish Turkish

gereksinmeyi karşılayamamak, kıt duruma gelmek

KİTLE : Turkish Turkish

ınsan topluluğu

KİTLE : Turkish Turkish

kütle, yığın, küme

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI : Turkish Turkish

adyo, televizyon, dergi, gazete gibi basın, yayın organlarının tümü, °medya

KİTLEK : Turkish Turkish

takıyı kapalı tutmaya yarayan düzenek

KİTLEK : Turkish Turkish

mücevherin kapama mekanizmasına giren zemberekli bir dilden oluşan düzenek

KİTLEMEK : Turkish Turkish

kilitlemek

KİTLİ : Turkish Turkish

kilitli

KITLIK : Turkish Turkish

gereksinmeye yetmeyecek derecede azlık

KITLIK : Turkish Turkish

kuraklık, savaş gibi nedenlerle ürünün yetişmemesi ve bundan doğan açlık

KITLIK : Turkish Turkish

esin maddelerinde görülen darlık

KITLIK : Turkish Turkish

(duygu, söz vb. ıçin) azlık

KITLIKTAN ÇIKMIŞ GİBİ : Turkish Turkish

doymak bilmezcesine

KİTRE : Turkish Turkish

gevenden çıkarılan bir tür zamk, kestere

KIV : Turkish Turkish

sürek avında hayvanları ininden çıkarmak için avcıların yaptığı gürültü

KIVAM : Turkish Turkish

(sıvılar için) koyuluk; koyuluk derecesi

KIVAM : Turkish Turkish

ir şeyin en uygun zaman ya da durumu, tav