Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KLASİKLEŞME : Turkish Turkish

klasikleşmek eylemi

KLASİKLEŞMEK : Turkish Turkish

(herhangi bir sanat, sanatçı, yapıt) klasik duruma gelmek; zamana karşın değerini yitirmemek, zamanın onayından geçmek

KLASİKLEŞMEK : Turkish Turkish

alışılmış durumda kalmak, bir yenilik, özellik getirmemek

KLASİKLİK : Turkish Turkish

klasik olma durumu

KLASİSİZM : Turkish Turkish

eski yunan, roma sanatından, yazınından kaynaklanan, xvii. yüzyılda fransa'dan yayılan sanat ve yazın çığırı

KLASMAN : Turkish Turkish

ölümleme, sınıflama, °tasnif

KLASÖR : Turkish Turkish

sıralaç

KLAVSEN : Turkish Turkish

klavyeli ve telli bir çalgı

KLAVSENCİ : Turkish Turkish

klavsen çalan kimse

KLAVYE : Turkish Turkish

parmaklarla hareket ettirilen piyano ve org gibi çalgılarda ya da yazı ve hesap makinelerinde değişmez bir eksen çevresinde inip kalkabilen, istenilen işe göre üzenlenmiş kimi mekanizmaları çalıştıran kaldıraç kollarının, tuş sıralarının bütünü

KLAVYELİ : Turkish Turkish

klavyesi olan

KLEPTOMAN : Turkish Turkish

kleptomaniye yakalanmış kimse

KLEPTOMANİ : Turkish Turkish

dayanılmaz bir ruhsal itkiyle, kişinin çalma sayrılığı

KLERİKALİZM : Turkish Turkish

dinerkçilik

KLİK : Turkish Turkish

ölek, hizip

KLİKÇİ : Turkish Turkish

ölücü, hizipçi

KLİKLEŞME : Turkish Turkish

hizipleşme

KLİKLEŞMEK : Turkish Turkish

hizipleşmek

KLİMA : Turkish Turkish

ıklimleme aygıtı

KLİMATOGRAFİ : Turkish Turkish

ir bölgenin iklim bileşenlerinin haritalar, çizelgeler ve grafikler aracılığıyla sayısal olarak betimlenmesi

KLİMATOLOG : Turkish Turkish

ıklimbilimci

KLİMATOLOJİ : Turkish Turkish

ıklimbilim

KLİMATOPATOLOJİ : Turkish Turkish

ıklimin organizma üzerindeki etkisini inceleyen patoloji dalı

KLİNİK : Turkish Turkish

hasta bakılan yer

KLİNİK : Turkish Turkish

hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu