Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOLSUZ : Turkish Turkish

kolu olmayan

KOLSUZ : Turkish Turkish

(giysi için) kol geçirilmemiş olan

KOLSUZ KANATSIZ KALMAK : Turkish Turkish

umudunu, desteğini yitirmek

KOLTUK : Turkish Turkish

omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer

KOLTUK : Turkish Turkish

kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye

KOLTUK : Turkish Turkish

eski düğünlerde güveyle gelinin konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni

KOLTUK : Turkish Turkish

(yapıcılıkta) yan destek

KOLTUK : Turkish Turkish

koltuklama ya da koltuklanma

KOLTUK : Turkish Turkish

kayırma, destek

KOLTUK : Turkish Turkish

kenar, tenha yer

KOLTUK : Turkish Turkish

yüksek orun, °makam

KOLTUK : Turkish Turkish

genelev

KOLTUK : Turkish Turkish

mısır ve buğday fidesinin yanlarında çıkan filizler

KOLTUK ALTI : Turkish Turkish

kolun omuzla birleştiği yerin altındaki çukurluk

KOLTUK ALTI : Turkish Turkish

kayırma

KOLTUK DEĞNEĞİ : Turkish Turkish

ayak ve bacakları sakat olanların yürürken koltuklarıyla dayandıkları uzun değnek

KOLTUK DEĞNEĞİ : Turkish Turkish

aşkalarınca sağlanan yardım: sınıflarını kurul kararıyla yani koltuk değneğiyle geçebiliyordu

KOLTUK KAPISI : Turkish Turkish

evlerde büyük kapıdan başka küçük hizmet kapısı

KOLTUK MEYHANESİ : Turkish Turkish

işlek semtlerde, yol üzerinde bulunan, az mezeyle ayaküstü içki içilen ucuz, salaş meyhane

KOLTUKA GİRMEK : Turkish Turkish

evlenmek

KOLTUKÇU : Turkish Turkish

koltuk yapan ya da satan kimse

KOLTUKÇU : Turkish Turkish

eski ev eşyası alıp satan kimse

KOLTUKÇU : Turkish Turkish

koltuk meyhanesi işleten kimse

KOLTUKÇU : Turkish Turkish

yüze karşı övmeyi huy edinen

KOLTUKÇULUK : Turkish Turkish

koltuk yapma ve satma işi