Turkish
MEŞALE : Turkish Turkish
ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
MEŞALE : Turkish Turkish
özellikle törenlerde kullanılan alev çıkararak yanabilen düşüncenin değnek
MEŞALE : Turkish Turkish
ir düşüncenin öncüsü, bayrağı
MEŞALE ÇEKMEK : Turkish Turkish
önderlik etmek, ön ayak olmak
MESAMAT, -TI : Turkish Turkish
gözenekler
MESAME : Turkish Turkish
gözenek
MESANE : Turkish Turkish
sidiktorbası, kavuk
MEŞBU, -U : Turkish Turkish
dolmuş, dolu
MEŞBU, -U : Turkish Turkish
doymuş
MESCİT : Turkish Turkish
namaz kılınan, ibadet edilen yer
MEŞE : Turkish Turkish
kayıngillerden, üç yüz kadar türü arasında, kış yaz yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı bir orman ağacı (quercus)
MEŞE : Turkish Turkish
u ağaçtan yapılmış olan
MEŞE ODUNU : Turkish Turkish
anlayışsız ve kaba (kimse)
MESEL : Turkish Turkish
örnek alınacak söz
MESEL : Turkish Turkish
atasözü
MESEL : Turkish Turkish
eğitici öykü ya da masal
MESEL OLMAK : Turkish Turkish
(söz, tümce, dize vb.) atasözü durumuna gelmek
MESELA : Turkish Turkish
sözgelişi, sözgelimi, örneğin
MESELE : Turkish Turkish
sorun
MESELE : Turkish Turkish
güç iş, sorun
MESELE : Turkish Turkish
güçlük, güçlük yaratan şey, sorun
MESELE : Turkish Turkish
problem
MESELE ÇIKARMAK : Turkish Turkish
üzüntü verecek ya da içinden güç çıkılır bir durum yaratmak
MESELE YOK! : Turkish Turkish
herhangi bir güçlük yok!
MEŞELİ : Turkish Turkish
meşe ağacı olan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani