Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
NASIL OLMUŞSA : Turkish Turkish

nasılsa

NASIL OLSA : Turkish Turkish

her durumda, ergeç

NASILKİ : Turkish Turkish

iki tümce arasındaki anlam ilişkisini "olduğu gibi" anlamında bağlar

NASILSA : Turkish Turkish

herhangi bir nedenle ya da bilinmeyen bir nedenle

NASILSA : Turkish Turkish

kuşkusuz, er geç, elbette

NASILSINIZ? : Turkish Turkish

ir kimsenin sağlığını ve durumunu öğrenmek için sorulan nezaket sorusu

NASİP : Turkish Turkish

irinin payına düşen şey

NASİP : Turkish Turkish

ir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey

NASİP : Turkish Turkish

kısmet, talih, baht

NASİP : Turkish Turkish

günlük kazanç

NASİP ALMAK : Turkish Turkish

(bektaşilikte) tarikata girme töreni yapılmak

NASİP ETMEK : Turkish Turkish

fırsat vermek

NASİP ETMEK : Turkish Turkish

eriştirmek

NASİP OLMAK : Turkish Turkish

fırsat düşmek, elvermek

NASİP OLMAK : Turkish Turkish

(mutluluk veren ve güzel şeyler için) erişmek, ulaşmak, kavuşmak

NASIP, -SBI : Turkish Turkish

atama

NASİPİNİ ALMAK : Turkish Turkish

güzel, hoşa giden bir şeyden kısa bir süre de olsa yararlanmak, sebeplenmek

NASİPLENME : Turkish Turkish

nasiplenmek eylemi

NASİPLENMEK : Turkish Turkish

nasibini almak, sebeplenmek

NASIR : Turkish Turkish

en çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında, üstderinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri

NAŞİR : Turkish Turkish

yayan, saçan

NAŞİR : Turkish Turkish

(gazete, dergi, kitap) yayımlayan, çıkaran, yayımcı, °tabi, °editör

NASIR BAĞLAMAK ( YA DA TUTMAK) : Turkish Turkish

nasırlanmak

NASIR BAĞLAMAK ( YA DA TUTMAK) : Turkish Turkish

duygusuzlaşmak, duyarlığını yitirmek

NASIRLANMA : Turkish Turkish

nasırlaşma