Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
NE... NE ŞİŞ YANSIN NE... NE KEBAP : Turkish Turkish

iki taraf da gücendirilmesin ya da korunsun

NE..., NE : Turkish Turkish

irden artık özne, tümleç ya da eylemi birlikte yadsımak için, bunlardan önce yer alan sözcüklerin başlarına getirilen yinelemeli bağlaç, "hem.., hem" karşıtı. bu bağlaç yadsılı bir öğe olduğundan olumsuz tümcelerdeki eylemin olumlu kalmasını gerektirir

NE..., NE : Turkish Turkish

a) eylem ne ile bağlanan özne ya da tümleçlerden önce gelirse: "benimle hemzeban olmaz ne firdevsi, ne hakani "
nef'i. b) ne'li tümcenin eylemi koşullu olursa: ne sen, ne ben bu işe karışmasaydık böyle olmazdı. sen ne yaz, ne kış dinlenmezsen çabuk çök

NE..., NE : Turkish Turkish

ıki sıfat ya da sıfat durumunda olan iki sözcüğün başına getirildiğinde, iki kavramın ortalaması olan üçüncü bir kavram anlatır

NEBAT, -TI : Turkish Turkish

itki

NEBATAT BAHÇESİ : Turkish Turkish

her türlü bitkinin örnek olarak yetiştirilip meraklılarının incelemesine açık bulundurulan yer, °botanik bahçesi

NEBATAT, -TI : Turkish Turkish

itkiler

NEBATAT, -TI : Turkish Turkish

itkibilim, °botanik

NEBATİ : Turkish Turkish

itki ile ilgili, bitkisel

NEBEVİ : Turkish Turkish

hz. muhammet'le ilgili, hz. muhammet'e değgin

NEBİ : Turkish Turkish

kitap getirmemiş peygamber, savacı

NEBÜLÖZ : Turkish Turkish

ulutsu

NEBZE : Turkish Turkish

az şey, az

NECABET, -Tİ : Turkish Turkish

temiz bir soydan gelme, soyluluk

NECASET, -Tİ : Turkish Turkish

pislik

NECASET, -Tİ : Turkish Turkish

dışkı, ters (ii)

NECAT BULMAK : Turkish Turkish

kurtulmak

NECAT, -TI : Turkish Turkish

kurtuluş

NECE : Turkish Turkish

hangi dilde, hangi dilden?

NECEFTAŞI, -NI : Turkish Turkish

parlak ve saydam bir çeşit kuvars billuru

NECİ : Turkish Turkish

ne iş yapar, ne ile uğraşır?

NECİ OLUYOR! : Turkish Turkish

niçin karışıyor, ona ne?

NECİP : Turkish Turkish

soylu, soyu temiz

NEDAMATLE : Turkish Turkish

pişmanlık duyarak

NEDAMET DUYMAK ( YA DA GETİRMEK) : Turkish Turkish

pişman olmak