Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
NEDAMET, -Tİ : Turkish Turkish

pişmanlık

NEDBE : Turkish Turkish

yara izi

NEDE OLSA : Turkish Turkish

ne denli eksiği, kusuru olursa olsun, böyle olmakla birlikte

NEDEN : Turkish Turkish

ir olayı ya da durumu gerektiren ya da doğuran başka olay ya da durum, °sebep

NEDEN : Turkish Turkish

ir olayı doğuran başka olayı sormak için kullanılır; niçin

NEDEN : Turkish Turkish

ir varlığı ya da olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, °sebep, °illet

NEDEN OLMAK : Turkish Turkish

ir şeyin olmasına ya da ortaya çıkmasına yol açmak, °sebep olmak

NEDEN SONRA : Turkish Turkish

gereğinden çok sonra

NEDENBİLİM : Turkish Turkish

olgulara yol açan nedenlerin tümü, °etioloji

NEDENBİLİM : Turkish Turkish

hastalık nedenlerini araştıran tıp dalı, °etioloji

NEDENBİLİMSEL : Turkish Turkish

nedenbilimle ilgili

NEDENCE : Turkish Turkish

gerçek amacı gizlemek için öne sürülen sözde neden, °bahane, °vesile

NEDENİYLE : Turkish Turkish

yüzünden, dolayısıyla, °sebebiyle

NEDENLİ : Turkish Turkish

nedeni olan, °sebepli

NEDENLİ NEDENSİZ : Turkish Turkish

hiçbir dayanağı yokken, nedeni olsun ya da olmasın, sebepli sebepsiz

NEDENLİLİK : Turkish Turkish

nedenli olma durumu

NEDENSE : Turkish Turkish

ilinmeyen, belli olmayan bir neden dolayısıyla

NEDENSEL : Turkish Turkish

nedenle ilgili olan, neden niteliğinde olan, °illi

NEDENSELLİK : Turkish Turkish

nedensel olma durumu, °illiyet

NEDENSELLİK İLKESİ : Turkish Turkish

"her şeyin bir nedeni vardır ve aynı koşullar altında, aynı nedenler, aynı etkileri doğurur" biçiminde özetlenebilen ilke

NEDENSİZ : Turkish Turkish

nedeni olmayan, °sebepsiz

NEDENSİZ : Turkish Turkish

ir nedeni olmadan

NEDENSİZLİK : Turkish Turkish

hiçbir nedene dayanmama

NEDİM : Turkish Turkish

arkadaş, yakın dost

NEDİM : Turkish Turkish

üyük orundaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlendiren kimse