Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
NEFRET, -Tİ : Turkish Turkish

ir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu

NEFRET, -Tİ : Turkish Turkish

tiksinme, tiksinti

NEFRİT, -Tİ : Turkish Turkish

öbrek yangısı

NEFSANİ : Turkish Turkish

canlılığın zorunlu kıldığı gereksinme ve isteklerle ilgili, beden arzularıyla ilgili

NEFSANİYET, -Tİ : Turkish Turkish

düşmanlık duygusu, kin besleme

NEFSİNE DÜŞKÜN : Turkish Turkish

encil

NEFSİNE UYMAK : Turkish Turkish

edenin isteklerine uymak, günah işlemek

NEFSİNİ KÖRLETMEK : Turkish Turkish

eden isteklerinden herhangi birini üstünkörü gidermek

NEFT, -Tİ : Turkish Turkish

organik maddelerin ayrışmasından oluşan tutuşur sıvıların birçoğuna verilen ad

NEFT, -Tİ : Turkish Turkish

çoğunlukla boyacılıkta kullanılan, petrol türevlerinden bir çeşit mineral yağ, neftyağı

NEFTİ : Turkish Turkish

siyaha yakın koyu yeşil

NEFYEDİLME : Turkish Turkish

nefyedilmek eylemi

NEFYEDİLMEK : Turkish Turkish

sürgüne gönderilmek

NEFYEDİLMEK : Turkish Turkish

olumsuz kılınmak

NEFYETME : Turkish Turkish

nefyetmek eylemi

NEFYETMEK : Turkish Turkish

sürgüne göndermek

NEFYETMEK : Turkish Turkish

olumsuz kılmak

NEGATİF : Turkish Turkish

olumsuz, °menfi

NEGATİF : Turkish Turkish

eksi, "pozitif" karşıtı

NEGATİF : Turkish Turkish

gerçekteki aydınlık ve karanlık bölümleri tersine gösteren fotoğrafcamı ya da filmi

NEGATİF BÜYÜKLÜK : Turkish Turkish

aynı türden pozitif bir büyüklükle ters yönde olan büyüklük

NEHARİ : Turkish Turkish

yatısız, gündüzlü (okul ya da öğrenci)

NEHİR, -HRİ : Turkish Turkish

irmak

NEHİY, -HYİ : Turkish Turkish

ir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme

NEKAHET, -Tİ : Turkish Turkish

hastalık sonrası, sağlıklı duruma geçme dönemi