Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OKÇU : Turkish Turkish

okçuluk sporunu yapan kimse, °kemankeş

OKÇULUK : Turkish Turkish

ok yapma ya da satma işi

OKÇULUK : Turkish Turkish

ok ve yay kullanarak yapılan spor

ÖKE : Turkish Turkish

yaratıcı yeteneğin en yüksek aşamasına ulaşmış kimse, °dâhi

ÖKELİK : Turkish Turkish

öke olma durumu, °dâhilik

OKKA : Turkish Turkish

in iki yüz seksen üç gramlık ağırlık ölçüsü birimi; dört yüz dirhem bir okka ederdi, °kıyye

OKKA ÇEKMEK : Turkish Turkish

oylumundan umulmayacak kadar ağır gelmek

OKKA DÖRT YÜZ DİRHEM : Turkish Turkish

konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anımsatmak için söylenir

OKKA HER YERDE DÖRT YÜZ DİRHEM : Turkish Turkish

koşulların değişmesiyle sonucun değişmeyeceğini anlatır

OKKALAMA : Turkish Turkish

okkalamak eylemi

OKKALAMAK : Turkish Turkish

ir şeyin ağırlığını yaklaşık olarak anlayabilmek için elle yoklamak

OKKALAMAK : Turkish Turkish

gereğinden çok övmek ya da ilgi göstermek, poh pohlamak

OKKALI : Turkish Turkish

kiloca fazla olan, ağır çeken

OKKALI : Turkish Turkish

üyük

OKKALI : Turkish Turkish

ağır

OKKALI : Turkish Turkish

ıyi, değerli

OKKALI KAHVE : Turkish Turkish

kahvesi bol ya da büyük fincanda kahve

OKKALIK : Turkish Turkish

herhangi bir okka ağırlığında olan

OKKANIN ALTINA GİTMEK : Turkish Turkish

haksız yere ezilmek, bir zarar ya da ceza görmek

OKLAMAK : Turkish Turkish

ok gibi fırlamak

OKLAMAK : Turkish Turkish

okla vurmak

OKLANMAK : Turkish Turkish

okla vurulmak

OKLAVA : Turkish Turkish

hamur açmakta kullanılan silindir biçiminde uzunca değnek

OKLAVA ( YA DA BASTON) YUTMUŞ GİBİ : Turkish Turkish

dimdik duranlar için söylenir

OKLUK : Turkish Turkish

ıçine ok konan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak