Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖKSÜRTÜCÜ : Turkish Turkish

öksürten, öksürüğe yol açan

ÖKSÜRÜK : Turkish Turkish

ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıyla ağızdan gürültü ile çıkması

ÖKSÜRÜK : Turkish Turkish

üşütme gibi bir nedenle ortaya çıkan göğüs ingini

ÖKSÜRÜKLÜ : Turkish Turkish

öksürüğü olan, sürekli öksüren

ÖKSÜRÜKLÜ TIKSIRIKLI : Turkish Turkish

sağlıksız, sağlığı bozuk

ÖKSÜRÜKOTU, -NU : Turkish Turkish

gövdesi pullarla kaplı, sarı çiçekli, ekin tarlaları için zararlı çok yıllık otsu bir bitki (tussilago)

ÖKSÜRÜP TIKSIRMAK : Turkish Turkish

öksürmek

ÖKSÜRÜŞ : Turkish Turkish

öksürmek eylemi ya da biçimi

ÖKSÜZ : Turkish Turkish

anası ya da hem anası hem babası ölmüş olan (çocuk)

ÖKSÜZ : Turkish Turkish

kimsesiz

ÖKSÜZ KALMAK : Turkish Turkish

anası ve babası ölmüş olmak

ÖKSÜZ KALMAK : Turkish Turkish

kimsesi olmamak

ÖKSÜZ SEVİNDİREN : Turkish Turkish

değeri az, cicili bicili şeyler için söylenir

ÖKSÜZBALIĞI : Turkish Turkish

kırlangıçbalığıgillerden sıcak ve ılıman denizlerde yaşayan bir balık

ÖKSÜZLER ANASI, ÖKSÜZLER BABASI : Turkish Turkish

yoksul ve kimsesiz olanları gözeten kadın ya da erkek

ÖKSÜZLÜK : Turkish Turkish

öksüz olma durumu

ÖKSÜZLÜK : Turkish Turkish

kimsesizlik

OKTAN : Turkish Turkish

petrolde bulunan renksiz, sıvı durumunda olan hidrokarbon

OKTANT, -TI : Turkish Turkish

yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan aygıt

OKTAV : Turkish Turkish

sekiz sesten oluşan ses dizisi; bir do sesiyle ondan sonraki do sesi arasındaki uzaklık

OKTRUVA : Turkish Turkish

kente giren şeylerden alınan vergi

OKUL : Turkish Turkish

okuyup yazmadan başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin, çeşitli derecede toplu olarak öğrenimin sağlandığı yer, °mektep

OKUL : Turkish Turkish

ir okuldaki öğrenci ve görevlilerin tümü

OKUL : Turkish Turkish

ir bilim ya da sanat kolunda özel ve belirgin yöntem, °ekol

OKULDAŞ : Turkish Turkish

okul arkadaşı