Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OKÜLER : Turkish Turkish

optik aygıtlarında objektiften aldığı ışınları göze veren mercek dizgesi

OKULLAŞMA : Turkish Turkish

okullaşmak eylemi

OKULLAŞMAK : Turkish Turkish

(bir yer için) yeterli sayıda okulu olmak

OKULLAŞMAK : Turkish Turkish

okul3 durumuna gelmek

OKULLU : Turkish Turkish

öğrenci

OKULÖNCESİ, -Nİ : Turkish Turkish

çocuğun okul çağına girmesinden önceki çağı

OKULÖNCESİ, -Nİ : Turkish Turkish

u çağla ilgili, bu çağa özgü

OKULSONRASI, -NI : Turkish Turkish

okul çağından sonra gelen çağ

OKULSONRASI, -NI : Turkish Turkish

u çağla ilgili, bu çağa özgü

OKUMA : Turkish Turkish

okumak eylemi, °kıraat

OKUMA YAZMA : Turkish Turkish

okuma ve yazma bilgisi

OKUMA YİTİMİ : Turkish Turkish

görmede hiçbir bozukluk olmadığı halde okuma yetisinin yok olması, °aleksi

OKUMAK : Turkish Turkish

yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak ya da aynı zamanda seslere çevirmek

OKUMAK : Turkish Turkish

u biçimde yazılmış olan bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek

OKUMAK : Turkish Turkish

ir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında ya da yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek

OKUMAK : Turkish Turkish

(şarkı, türkü ya da şiir vb. için) sesli olarak ya da ezgi ile söylemek

OKUMAK : Turkish Turkish

ir şeyin anlamını çözmek. şifre okumak

OKUMAK : Turkish Turkish

kimi belirtilerle bir anlamı, gizli bir duyguyu anlamak, kavramak

OKUMAK : Turkish Turkish

hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek

OKUMAK : Turkish Turkish

ir yere çağırmak, °davet etmek

OKUMAK : Turkish Turkish

sövmek, °küfretmek

OKUMAK : Turkish Turkish

kötülük etmek, kötü duruma sokmak

OKUME : Turkish Turkish

afrika'da yetişen, kerestesi parlak, öz odunu mor, dış odunu pembe renkli bir ağaç (aucoumea)

OKUMUŞ : Turkish Turkish

okuyarak bilgisini genişletmiş, öğrenim görmüş (kimse)

OKUMUŞLUK : Turkish Turkish

okuryazar, öğrenim görmüş olma durumu