Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OKUYUCU : Turkish Turkish

sürekli olarak gazete, dergi vb. okuyan, okur, °kari

OKUYUCU : Turkish Turkish

şarkı, türkü okuyan

OKUYUCU : Turkish Turkish

düğüne çağrı yapan kimse

OKUYUP ÜFLEMEK : Turkish Turkish

dinsel inanca göre bir duayı okuduktan sonra, üfleyerek ruhlara yollamak

OKUYUŞ : Turkish Turkish

okumak eylemi ya da biçimi

ÖKÜZ : Turkish Turkish

çift sürmekte, araba çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır

ÖKÜZ : Turkish Turkish

ön, görgüsüz, yeteneksiz kimse

ÖKÜZ : Turkish Turkish

cıvalı zar

ÖKÜZ : Turkish Turkish

çift sürmekte, araba çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır

ÖKÜZ : Turkish Turkish

ön, görgüsüz, yeteneksiz kimse

ÖKÜZ : Turkish Turkish

cıvalı zar

ÖKÜZ ARABASI : Turkish Turkish

öküz koşulmuş araba

ÖKÜZ ARABASI : Turkish Turkish

öküz koşulmuş araba

ÖKÜZ ARABASI GİBİ : Turkish Turkish

çok yavaş

ÖKÜZ DAMI : Turkish Turkish

öküz ahırı

ÖKÜZ GİBİ : Turkish Turkish

aptal, anlayışsız

ÖKÜZ GİBİ BAKMAK : Turkish Turkish

aptalca, hiçbirşey anlamadan bakmak

ÖKÜZ ÖLDÜ, ORTAKLIK BOZULDU (YA DA BİTTİ) : Turkish Turkish

iki yan arasındaki yakınlığın dayandığı neden yok olunca, bu yakınlık da çözülür

ÖKÜZBALIĞI, -NI : Turkish Turkish

dört kısa ayağı ve üstçenesinden aşağıya doğru sarkık iki büyük dişi olan, altı metre boyunda, foka benzer bir deniz memelisi (trigla lyra)

ÖKÜZBURNU, -NU : Turkish Turkish

serçegillerden, gagası uzun ve çok kalın, eti yenir bir kuş (calao)

ÖKÜZDİLİ, -Nİ : Turkish Turkish

sığırdili

ÖKÜZE BOYNUZU YÜK OLMAZ ( YA DA AĞIR GELMEZ) : Turkish Turkish

insan, kendi yakınlarını ve kendi işlerini yük saymaz

ÖKÜZGÖZÜ, -NÜ : Turkish Turkish

ileşikgillerden, sarı renkte, papatyayı andırır bir çiçek ve onun bitkisi, sığırgözü, mastıçiçeği, °arnika (arnica montana)

ÖKÜZKÜMESİ : Turkish Turkish

oğa takım yıldızında "v" harfi biçiminde yer alan bir yıldız kümesi

ÖKÜZLÜK : Turkish Turkish

udalalık, sersemlik