Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OLAĞANÜSTÜ, -NÜ : Turkish Turkish

eklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmamış olan, °fevkalade

OLAĞANÜSTÜ, -NÜ : Turkish Turkish

üyük bir hayranlığa yol açan, °harikulade

OLAĞANÜSTÜLEŞME : Turkish Turkish

olağanüstüleşmek eylemi

OLAĞANÜSTÜLEŞMEK : Turkish Turkish

olağanüstü bir durum almak

OLAĞANÜSTÜLÜK : Turkish Turkish

olağanüstü olma durumu

OLAGELEN : Turkish Turkish

sık sık olan, alışılmış, olağan

OLAGELMEK : Turkish Turkish

sürmek, süregelmek, devam etmek

OLAMAZ : Turkish Turkish

olmasını önleyecek derecede güçlü engelleri bulunan, olanaksız, °gayri mümkün

OLAN : Turkish Turkish

olmak eyleminin şimdiki zaman ortacı

OLAN : Turkish Turkish

ad tamlaması belirtileni durumunda bulunan bir addan sonra getirildiğinde o adın sıfatı değerinde bir birleşik oluşturur

OLAN BİTEN ( YA DA OLUP BİTEN) : Turkish Turkish

meydana gelen olaylar ya da oluşan her şey

OLAN OLDU : Turkish Turkish

"iş işten geçti, artık yapacak birşey yok" anlamında kullanılır

OLANAK : Turkish Turkish

yararlanılan uygun koşul, °imkân

OLANAK SAĞLAMAK : Turkish Turkish

ir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak

OLANAKLI : Turkish Turkish

olma olasılığı bulunan, °mümkün, °kabil

OLANAKLILIK : Turkish Turkish

olanaklı olma durumu, olabilirlik

OLANAKSIZ : Turkish Turkish

olanağı olmayan, olma olasılığı bulunmayan, °gayri mümkün, °imkânsız

OLANAKSIZLAŞMA : Turkish Turkish

olanaksızlaşmak eylemi, °imkânsızlaşma

OLANAKSIZLAŞMAK : Turkish Turkish

olanaksız duruma gelmek, °imkânsızlaşmak

OLANAKSIZLAŞTIRMA : Turkish Turkish

olanaksızlaştırmak eylemi

OLANAKSIZLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

olanaksız duruma getirmek, imkânsızlaştırmak

OLANAKSIZLIK : Turkish Turkish

olanaksız olma durumu, °imkânsızlık

OLANCA : Turkish Turkish

ütün, elde bulunanın hepsi

OLASI : Turkish Turkish

görünüşe göre olacağı sanılan, °muhtemel, °mümkün

OLASICI : Turkish Turkish

olasıcılık yanlısı (kimse ya da düşünce)