Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SANCAKBEYİ : Turkish Turkish

sancağın3 asker ve askerin dışındaki yönetiminden sorumlu olan görevli

SANCAKTAR : Turkish Turkish

sancağı taşıyan kimse, bayraktar

SANCI : Turkish Turkish

ıç organlarda batar ya da saplanır gibi duyulan, nöbetlerle azalıp çoğalan ağrı

SANCILANMA : Turkish Turkish

sancılanmak eylemi

SANCILANMAK : Turkish Turkish

sancıya tutulmak, sancı olmak

SANCILI : Turkish Turkish

sancıya tutulan ya da sancı veren

SANCIMA : Turkish Turkish

sancımak eylemi

SANCIMAK : Turkish Turkish

sancı vermek, ağrımak

SANCISI TUTMAK : Turkish Turkish

irdenbire ve şiddetli bir ağrı gelmek

SANCISIZ : Turkish Turkish

sancı vermeyen, sancısı olmayan

SANCISIZ : Turkish Turkish

sıkıntı, üzüntü yaşamadan

SANÇMAK, -AR : Turkish Turkish

saplamak, batırmak

SANDAL : Turkish Turkish

sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (santalum album)

SANDAL : Turkish Turkish

ınsan taşıyacak biçimde yapılmış, kürekle yürütülen deniz teknesi

SANDAL, SANDALET : Turkish Turkish

yalnız tabanı bulunan, ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı

SANDALCI : Turkish Turkish

sandal (ii) işleten kimse

SANDALCILIK : Turkish Turkish

sandalcının yaptığı iş

SANDALGİLLER : Turkish Turkish

tropikal ve ılıman bölgelerde yaşayan, iki yüzden çok türü olan taçsız ikiçenekli bitkiler familyası

SANDALYE : Turkish Turkish

arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan bir kişilik oturma eşyası

SANDALYE : Turkish Turkish

orun, koltuk, °mevki

SANDALYE : Turkish Turkish

ir mecliste, kurulda sahip olunan üyelik

SANDALYE KAVGASI : Turkish Turkish

orun kapmak ya da orununu yitirmemek için gösterilen çaba

SANDALYECİ : Turkish Turkish

sandalye yapan ve satan kimse

SANDALYELİ : Turkish Turkish

sanalyesi olan

SANDALYELİ : Turkish Turkish

elirli sayıda üyesi olan (grup parti vb.)