Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SARILMAK : Turkish Turkish

ütün gücü ile ele almak

SARILMAK : Turkish Turkish

üyük bir istekle kendini vermek, benimsemek

SARILMAK : Turkish Turkish

hemen yapmaya koyulmak, girişmek

ŞARILTI : Turkish Turkish

şarıldayan şeyin çıkardığı ses, şarıldama sesi

SARIM : Turkish Turkish

sarmak eylemi

SARIM : Turkish Turkish

ir şeyi bir kez saracak miktar

SARIM : Turkish Turkish

elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası

SARIMSI, SARIMTIRAK : Turkish Turkish

sarıya çalan, sarıya benzeyen

SARINMA : Turkish Turkish

sarınmak eylemi

SARINMAK : Turkish Turkish

kendi üstüne sarmak

SARIP SARMALAMAK : Turkish Turkish

sıkıca sarmak, üzerini iyice örtmek

SARIŞ : Turkish Turkish

sarmak eylemi ya da biçimi

SARISABIR : Turkish Turkish

zambakgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, yaprakları oldukça yüksek bir sapın tepesinde rozet biçiminde toplanmış bulunan bir süs bitkisi (aloes)

SARISABIR : Turkish Turkish

u bitkinin etli ve kalın yapraklarından çıkarılan, kırmızımtırak esmer renkli, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir madde

SARISALKIM : Turkish Turkish

aklagillerden, salkım durumunda sarı çiçekleri bulunan, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaç (laburnum)

SARIŞIN : Turkish Turkish

sarı saçlı ve ak tenli

SARIŞINCA : Turkish Turkish

sarışına yakın

SARIŞINLAŞMA : Turkish Turkish

sarışın duruma gelme

SARIŞINLAŞMAK : Turkish Turkish

saçını sarıya boyayarak sarışın görünmek

SARIŞINLIK : Turkish Turkish

sarışın olma durumu

ŞARJ : Turkish Turkish

yükleme, doldurma

ŞARJ ETMEK : Turkish Turkish

yüklemek

ŞARJ ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi anlamaya, kavramaya başlamak

ŞARJÖR : Turkish Turkish

otomatik silahlarda, belli sayıda fişek taşıyan ve bu fişekleri namluya arka arkaya sürmeye yarayan düzenek

ŞARK ( YA DA HALEP) ÇIBANI : Turkish Turkish

yurdumuzun doğu bölgelerinde, ıran, hindistan ve kuzey afrika'da insanların özellikle yüzünde ya da kollarıda görülen, iyileşince iz bırakan bulaşıcı çıban