Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SARSINTI : Turkish Turkish

deprem

SARSINTI : Turkish Turkish

deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri

SARSINTI : Turkish Turkish

ir kurum ya da kuruluşun dengesini etkileyen bozukluk

SARSINTI : Turkish Turkish

kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel ya da coşkusal nitelikteki, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü

SARSINTILI : Turkish Turkish

sarsılan, sallanan

SARSINTILI : Turkish Turkish

güven verici olmayan, düzenli olmayan

SARSINTISIZ : Turkish Turkish

sarsıntısı olmayan, sarsılmayan

SARSINTISIZ : Turkish Turkish

güven içinde olan, belli bir düzeni olan

SARSIŞ : Turkish Turkish

sarsmak eylemi ya da biçimi

SARSMA : Turkish Turkish

sarsmak eylemi

SARSMAK : Turkish Turkish

irdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek

SARSMAK : Turkish Turkish

zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak

ŞART ETMEK : Turkish Turkish

"şart olsun" diyerek yemin etmek

ŞART KOŞMAK : Turkish Turkish

önceden bir koşula bağlamak

ŞART OLMAK : Turkish Turkish

gerekmek, kaçınılmaz bir durum almak

ŞART OLSUN : Turkish Turkish

"nikâhım üzerine yemin ederim ki, öyle değilse ya da bunu yapmazsam, karım boş düşsün (olsun)" anlamında kullanılır

ŞART ŞURT TANIMAZ : Turkish Turkish

kendini hiçbir koşula bağlı saymaz

ŞART, -TI : Turkish Turkish

koşul

ŞARTINCA : Turkish Turkish

gereği gibi

ŞARTLAMA : Turkish Turkish

şartlamak eylemi

ŞARTLAMAK : Turkish Turkish

dinsel kurallar gereğince, kirlenmiş sayılan bir şeyi en az üç kez sudan geçirip kirli sayılmaktan kurtarmak

ŞARTLANDIRMA : Turkish Turkish

koşullandırma

ŞARTLANDIRMAK : Turkish Turkish

koşullandırmak

ŞARTLANIŞ : Turkish Turkish

şartlanmak eylemi ya da biçimi

ŞARTLANMA : Turkish Turkish

koşullanma