Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAT : Turkish Turkish

sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne

ŞATAFAT, -TI : Turkish Turkish

süs ve gösteriş

ŞATAFATLI : Turkish Turkish

süslü ve gösterişli

ŞATAFATSIZ : Turkish Turkish

süssüz ve gösterişsiz

SATAŞILMA : Turkish Turkish

sataşılmak eylemi

SATAŞILMAK : Turkish Turkish

sataşmak eylemine konu olmak

SATAŞKAN : Turkish Turkish

sataşan, saldırgan, °mütecaviz

SATAŞKANLIK : Turkish Turkish

sataşkan olma durumu

SATAŞMA : Turkish Turkish

sataşmak eylemi

SATAŞMAK : Turkish Turkish

ir kimseyi rahatsız edecek davranışta bulunmak, °musallat olmak

SATAŞMAK : Turkish Turkish

sarkıntılık etmek

SATEN : Turkish Turkish

atlas gibi parlak, pamuklu kumaş

SATEN : Turkish Turkish

u kumaştan yapılmış

SATEN BOYA : Turkish Turkish

ir tür yağlıboya

SATHİ : Turkish Turkish

yüzeysel, üstünkörü

SATHİLEŞME : Turkish Turkish

sathileşmek eylemi

SATHİLEŞMEK : Turkish Turkish

yüzeysel duruma gelmek

SATHİLEŞTİRME : Turkish Turkish

sathileştirmek eylemi

SATHİLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

yüzeysel duruma getirmek

SATHİLİK : Turkish Turkish

yüzeysel olma durumu

ŞATHİYAT, -TI : Turkish Turkish

ciddi bir düşünceyi, konuyu şaka ve alay yollu anlatmak için yazılmış deyişler

ŞATHİYE : Turkish Turkish

yergiye, alaya, şakaya yer veren koşuk yapıt

ŞATHİYE : Turkish Turkish

tanrı ile şakalı, takılmalı bir söyleyişle, konuşur gibi yazılan tekke edebiyatı koşuk türü

SATI : Turkish Turkish

satmak eylemi, satış

SATICI : Turkish Turkish

malını satışa çıkaran, alıcıya bir şey satan kimse