Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SENDİKASIZ : Turkish Turkish

sendikası olmayan ya da sendika üyesi olmayan (işçi, işyeri)

SENDROM : Turkish Turkish

özel bir bozukluğu belirleyen, bir arada görülen, tanıyı kolaylaştıran bulgu ve belirtilerin tümü

SENE : Turkish Turkish

yıl

SENEİ KEBİRE : Turkish Turkish

artıkyıl

SENEK : Turkish Turkish

çam ağacından yapılmış su testisi

SENELİK : Turkish Turkish

yıllık

ŞENELME : Turkish Turkish

şenelmek eylemi

ŞENELMEK : Turkish Turkish

oş bir yer, insanların yerleşmesiyle yurt durumuna gelmek, °meskûn olmak

ŞENELMEK : Turkish Turkish

sevinmek, keyiflenmek, neşelenmek

ŞENELMEK : Turkish Turkish

(bitki) gelişmek, büyümek, serpilmek

ŞENELTME : Turkish Turkish

şeneltmek eylemi

ŞENELTMEK : Turkish Turkish

şenelmiş duruma getirmek, meskûn kılmak

SENET : Turkish Turkish

ir kimsenin yapmaya ya da ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmi kâğıt, belgit

SENET : Turkish Turkish

dayanılan ya da dayanılacak olan şey

SENET SEPET : Turkish Turkish

senet yerine geçebilecek şey, sözleşme anlamında kullanılır

SENET VERMEK : Turkish Turkish

yazılı belge vermek

SENET VERMEK : Turkish Turkish

"bu işin böyle olduğuna sana senet veririm" biçiminde bir inandırma sözü olarak kullanılır

SENETLEŞME : Turkish Turkish

senetleşmek eylemi

SENETLEŞMEK : Turkish Turkish

irbirine senet vermek

SENETLİ : Turkish Turkish

senedi olan, senetle sağlamlaştırılmış olan

SENETLİ SEPETLİ : Turkish Turkish

(bir işin) yazılı bir belgeye dayanılarak yapıldığını anlatır

SENETSİZ : Turkish Turkish

senedi olmayan, senede dayanmayan

SENETSİZ SEPETSİZ : Turkish Turkish

(bir işin) yazılı bir belgeye dayanılmadan, gelişigüzel yapıldığını anlatır

SENEVİ : Turkish Turkish

yıllık

SENFONİ : Turkish Turkish

sonat biçiminde orkestra yapıtı