Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SENATÖR : Turkish Turkish

senato üyesi

SENATÖRLÜK : Turkish Turkish

senatör olma durumu

SENATÖRLÜK : Turkish Turkish

senatörün görevi ya da orunu

SENCİLEYİN : Turkish Turkish

senin gibi, sana benzer

SENDELEME : Turkish Turkish

sendelemek eylemi

SENDELEMEK : Turkish Turkish

dengesi bozularak düşecek gibi olmak, adımlarını şaşırmak

SENDELEMEK : Turkish Turkish

herhangi bir olay karşısında ne yapacağını şaşıracak kadar sarsılmak

ŞENDERE : Turkish Turkish

kaplamacılıkta kullanılan ince tahta

ŞENDERE : Turkish Turkish

fıçı kaburgası

ŞENDERE : Turkish Turkish

tekir cinsinden bir balık

SENDİK : Turkish Turkish

ir birliğin, ortaklığın ya da alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kimse

SENDİKA : Turkish Turkish

ışçilerin ya da işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik

SENDİKACI : Turkish Turkish

sendika kuran, sendikacılık yapan kimse

SENDİKACI : Turkish Turkish

sendikada çalışan kimse

SENDİKACILIK : Turkish Turkish

aynı meslekte çalışan kimselerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak, daha da geliştirmek amacıyla, birlik olmayı amaçlayan akım, °sendikalizm

SENDİKACILIK : Turkish Turkish

sendikaların etkinliği, °sendikalizm

SENDİKACILIK : Turkish Turkish

toplum yaşamında sendikalara önemli bir görev yüklemek amacını güden öğreti, °sendikalizm

SENDİKAL : Turkish Turkish

sendika ile ilgili

SENDİKALAŞMA : Turkish Turkish

sendikalaşmak eylemi

SENDİKALAŞMAK : Turkish Turkish

sendikalı duruma gelmek

SENDİKALI : Turkish Turkish

sendikası olan ya da sendika üyesi olan (işçi, işyeri)

SENDİKALILAŞMAK : Turkish Turkish

ir sendikaya girmek

SENDİKALILAŞMAK : Turkish Turkish

sendika kurmak

SENDİKALİST : Turkish Turkish

sendikacı

SENDİKALİZM : Turkish Turkish

sendikacılık