Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HEMÎ' : Turkish Risale

Ölüm, mevt

HEMÎM : Turkish Risale

Ağır ağır gitmek. * Otun tazeliğinden dolayı parlaması

HEMÎME : Turkish Risale

Yumuşak rüzgâr. * Ufak taneli yağmur

HEMÎSA' : Turkish Risale

Kuvvetli adam

HEMÎŞE : Turkish Risale

f. Dâima. Her zaman

HEMİCEK : Turkish Risale

Şehre köyden yeni gelip bir şey bilmez şaşkın ve kaba adam

HEMŞ : Turkish Risale

Ameli seri olan, hızlı, hareketleri çabuk olan

HEMŞEHRİ : Turkish Risale

f. Aynı şehirden. Aynı memleketli olan

HEMŞİME : Turkish Risale

Kuru odun. Kurumağa yüz tutmuş ağaç. Ağaçları kurumuş yer

HEMŞİRE : Turkish Risale

f. Aynı sütü emen kızkardeş. Abla, bacı. * Hastabakıcı kadın veya kız

HEMŞİRE-ZÂDE : Turkish Risale

f. Kızkardeş çocuğu

HEN'A : Turkish Risale

Devenin boynunun altına konan işaret. * Menazil-i Kamer'den bir menzil

HENABİK : Turkish Risale

Halka nasihat edip, dediğini kendi yapmayan kimse

HENAE : Turkish Risale

Yemeğin sindirilip hazmolması

HENAZÎR : Turkish Risale

Hınzırlar, domuzlar

HENB : Turkish Risale

Vehamet. * Ağırlık

HENBELE : Turkish Risale

Topal sırtlanın yürümesi

HENBER : Turkish Risale

Kısa boylu kimse

HENBERÎT : Turkish Risale

Sırf yalan

HENCAM : Turkish Risale

f. Elinden iş gelmeyen, beceriksiz kimse

HENCAR : Turkish Risale

f. Kaide, kural, yol, usul

HEND : Turkish Risale

İmsak etmek

HENDEK : Turkish Risale

(Bak: Handek)

HENDELÎN : Turkish Risale

Sözü çok olan kimse

HENDEME : Turkish Risale

Bir şeyi yerli yerince yapmak