Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KIRTAS : Turkish Risale

(C.: Karâtis) Kâğıt. Kâğıt tabakası, sahife. * Kâğıtçı

KIRTASİYE : Turkish Risale

Kâğıt işleri. Kâğıtla alâkalı. Onunla yapılan muâmeleler

KIRTIBİYY : Turkish Risale

Bir nevi oyun

KIRTÎT : Turkish Risale

Zahmet meşakkat

KIRVAN : Turkish Risale

Kafile, kervan. * Dünyanın her tarafı. Doğu ve batı

KIRZAB : Turkish Risale

(C.: Karâzıbe) Keskin kılıç. * Hırsız

KIRZAM : Turkish Risale

Saçma sapan şeyler konuşan. Manâsız sözler söyliyen kimse

KIRZÎN (KİRZİN) : Turkish Risale

(C.: Kerâzin) Büyük balta

KIRİTİK : Turkish Risale

(Bak: Kritik)

KIRŞİB : Turkish Risale

Yaşlı davar. * Arslan. Çok yiyen, obur. * Uzun boylu kimse. * Kötü ahlâklı

KIS : Turkish Risale

"Kıyas et, buna benzet, bununla ölç!" mânalarına gelir ve bazı tâbirlerde geçer. Meselâ: (Ve kıs ala hâzâ: Bunun üzerine kıyas et.)

KISA' : Turkish Risale

(Kas'a. C.) Tabaklar, çanaklar, çömlekler

KISABE : Turkish Risale

Kesicilik, kasaplık

KISAR : Turkish Risale

(Kasir. C.) Kısalar. Kasr olanlar

KISAR-I MUFASSAL : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'de
sure olan Zilzal suresinden
olan Nas suresine kadar olan surelerdir

KISAS : Turkish Risale

Cinayette ödeşmek. Bir suç işliyenin aynı şekilde cezalandırılması. Öldürme veya yaralanmada suçlu olana aynı şeyin yapılması. Suçsuz yere adam öldürene veya yaralayana şeriatın aynı cezayı tatbik etmesi

KISASEN : Turkish Risale

Kısas yoluyla. Öldüren veya yaralayanı eşit şekilde cezalandırarak

KISDE : Turkish Risale

(C.: Kusad) Bir şey kırıldığında herbir parçası

KISIM : Turkish Risale

(Kısm) Bir parça, bölük, takım, kesim. * Kapalı avucunun alabildiği miktar

KISIR : Turkish Risale

Çocuğu olmaz, doğurmaz. * Münbit olmayan ve mahsul alınamayan verimsiz toprak

KISL : Turkish Risale

Zayıf kişi

KISLAM : Turkish Risale

Isırıcı hayvan

KISM-I SÂNİ : Turkish Risale

İkinci kısım

KISMAL : Turkish Risale

Kesmek

KISME : Turkish Risale

Kırık parçası. * Misvak parçası