Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KINA' : Turkish Risale

Başörtüsü, eşarp. Örtü, yaşmak, peçe, nikâb. * İçinde hediye gönderilen tabak

KINAF : Turkish Risale

Büyük burunlu kişi

KINDÎD : Turkish Risale

şarap, hamr

KINKIN : Turkish Risale

Yol gösterici, kılavuz. * Bir cins çekirge. * Yer altındaki suyun miktarını bilip kazan kimse

KINN : Turkish Risale

(C.: Aknân-Akınne) Köle

KINNARE : Turkish Risale

Mezbaha

KINNE : Turkish Risale

(C.: Kinen) Hurma lifinden yapılan urganın sağlam ve dayanıklı olması. * Dâne çadırı dedikleri ot. * Bir nevi devâ

KINNEB : Turkish Risale

Kendir otu. * Kınnap. İnce sicim

KINNESRİN : Turkish Risale

Şam diyârında bir mekân adı

KINNÎNE : Turkish Risale

Büyük şişe. * Şarap kabı

KINS : Turkish Risale

Her nesnenin aslı ve bitecek yeri

KINTAR : Turkish Risale

Belâ, meşakkat, zahmet

KINVE (KUNVE) : Turkish Risale

Koyunu döl için saklamak

KIPTİ : Turkish Risale

Avrupanın bazı cihetlerine Hintten gelerek yerleşen çingenelere verilmiş isim. Çingene

KIR'AV : Turkish Risale

Çorak tarla

KIRA : Turkish Risale

Konaklık etmek. * İhsan etmek

KIRA' : Turkish Risale

Cimâ etmek. * Sağlam, muhkem. * Şiddetli

KIRAAT (KIRAET) : Turkish Risale

Okuma. Düzgün ve çabuk okuma. * Okuma kitabı. * Fık: Namazda Kur'an-ı Kerim'den bir miktar okumak.İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur. Hususi mütâlaa nasıl olsa olur. Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu için o yolda okumanın dikkat edilecek bâzı noktaları vardır.Bir eser mensur ise onu okumağa Kırâet, manzum ise inşâd denir. Gerek kırâet, gerek inşâd: Mihânikî, mantıkî, bediî diye üçe ayrılır. (Bak: Bediî kıraet, İnşad, Mantıkî kıraet, Mihanikî kıraet)

KIRAAT-I SEB'A : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'i yedi türlü okuma tarzı. Mâna değişmemek üzere Kur'an-ı Kerim Kureyş, Huzeyl, Havâzin, Kinane, Sakif, Temim ve Yemen lehçeleriyle "sırat, mâlik, cibril" gibi kelimelerin yedi türlü okunmasına denir. * Yedi türlü okuma

KIRAATHANE : Turkish Risale

Müşterilerine gazete, mecmua ve kitap gibi şeyleri bulunduran geniş ve içi döşenmiş kahvehane

KIRAB : Turkish Risale

Kılıç veya bıçak kını

KIRAF : Turkish Risale

Cima etmek. * Karışmak

KIRAM : Turkish Risale

Nakışlı perde. * Duvara tutulan örtü. * Çarşaf

KIRAN : Turkish Risale

(C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması

KIRAR : Turkish Risale

Davarın yaşını anlamak için dişine bakmak