Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CAVATINA : English Turkish

n. kavatin (opera)

CAVE : English Turkish

n. mağara, in; siyasi partiden kopma, siyasi partiden kopan grup

CAVE : English Turkish

v. kazmak, oymak, açmak; çökmek, yıkılmak, batmak; pes etmek, boyun eğmek; partiden kopmak

CAVE : English Turkish

interj. dikkat, aman ha, sakın ha

CAVE BEAR : English Turkish

mağara ayısı

CAVE DWELLER : English Turkish

mağara adamı

CAVE DWELLERS : English Turkish

mağaralarda yaşayanlar

CAVE IN : English Turkish

kazmak, oymak, açmak, çökmek, yıkılmak

CAVE MAN : English Turkish

mağara adamı, ilkel insan, taş devri döneminden kalma adam; şoven erkek, cinsiyet farkı gözeten fikirleri olan erkek, cinsiyet ayrımı yapan erkek

CAVE OF MACHPELAH : English Turkish

Machpelah Mağarası, Hebron'da geleneksel olarak Musevi ulusun başpapazlar ve rahiplerinin gömülü oldukları düşünülen bir mağara

CAVE OF MAKHPELAH : English Turkish

Makhpelah Mağarası, Hebron'da (İsrail) İsrailli başpapazlar ve rahiplerinin gömülü oldukları bir mağara

CAVE OF THE PATRIARCHS : English Turkish

Başpapazlar Mağarası, Cave of Machpelah (Makhpelah Mağarası), Hebron'da (İsrail) İsrailli başpapazlar ve rahiplerinin gömülü oldukları bir mağara

CAVE OF THE WINDS : English Turkish

Rüzgârlar Mağarası, Colorado'da (ABD) bulunan bir mağaralar serisi; aslen New York'taki Niagara Şelalesi'nin Niagara Bölgesi Eyalet Parkı'ndaki Bridal Veil Şelalesi'nin arkasında bulunan bir mağara (kaya düşmeleri ve erozyon tehlikesi nedeniyle 1955 yılında dinamitle imha edildi)

CAVEAT : English Turkish

n. işlemlerin askıya alınması, askı başvurusu, ikaz, uyarı

CAVEAT EMPTOR : English Turkish

sorumluluğun alıcıya ait olması

CAVEAT VENDITOR : English Turkish

(Latince) "satıcıyı uyandırma", ikaz

CAVEATING : English Turkish

n. (Eskrim) kılıcı rakibin kılıcının bir tarafından diğer tarafına götürme

CAVEATOR : English Turkish

n. bir müracatta bulunan kimse (Hukuk)

CAVEMAN : English Turkish

n. mağara adamı, kaba adam, hoyrat adam

CAVENDISH : English Turkish

n. bir soyadı; Henry Cavendish (
1810), hidrojenin özelliklerini keşfetmiş olan ve suyun da hidrojen ve oksijenin bir bileşimi olduğunu göstermiş olan İngiliz bir kimyager ve fizikçi; William Cavendish (
1764), Devonshire'ın 4'üncü Dükü, İngiliz bir devlet adamı, Britanya'nın eski Başbakanı (
1757)

CAVENDISH : English Turkish

n. işlenmiş tütün

CAVERN : English Turkish

n. büyük mağara, mağara, oyuk, patolojik doku boşluğu

CAVERNOUS : English Turkish

adj. mağaraları olan, mağaralarla dolu, delikli, mağara gibi, boğuk (ses), çökmüş (göz, yanak)

CAVERNOUSLY : English Turkish

adv. oyuklu bir şekilde, mağaralarla dolu bir şekilde, delikli bir şekilde

CAVES OF BEIT GUVRIN : English Turkish

Tel Aviv'in (Israel) güneyinde antik mağaralar