Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLAW BAR : English Turkish

n. sivri uçlu demirleri çekmesi için bir kıvrımla bir ucunda tırmık olan kazayağı

CLAW HOLD OF : English Turkish

v. tutmak, yakalamak, kıstırmak

CLAW OFF : English Turkish

v. volta yaparak karadan kurtulmak

CLAW OFF SHORE : English Turkish

v. volta yaparak karadan kurtulmak

CLAWBAR : English Turkish

n. sivri uçlu demirleri çekmesi için bir kıvrımla bir ucunda tırmık olan kazayağı

CLAWHAMMER : English Turkish

n. domuz tırnağı çekiç

CLAWHAMMER COAT : English Turkish

n. frak

CLAY : English Turkish

n. bir soyadı; Cassius Clay (1942 doğumlu, Muhammad Ali olarak bilinir), Amerikalı bir boksör

CLAY : English Turkish

n. kil, toprak, çamur, çömlekçi çamuru, toprak künk; balçık, yerküre, insan vücudu, hamur

CLAY BRICKS : English Turkish

iket, bina yapımında kullanılan dikdörtgen şeklinde toprak blok

CLAY COURT : English Turkish

toprak kort

CLAY PIGEON : English Turkish

havaya atılan hedef

CLAY PIT : English Turkish

n. çamur havuzu

CLAYBANK : English Turkish

n. koyu yellow color; sarımsı kahverengi; claybank renkli at, sarımsı renkli at

CLAYEY : English Turkish

adj. killi, balçıklı

CLAYISH : English Turkish

adj. kil/toprakla alakalı, kil gibi

CLAYMORE : English Turkish

n. iki ağızlı büyük kılıç, kılıç

CLAYMORE MINE : English Turkish

kleymor mayını, patladığında bir pervane şeklinde yönlendirilmiş patlama yaratan mayın

CLAYSTONE : English Turkish

n. kil tanecikleri içeren mükemmel kaya

CLAYTON : English Turkish

n. bir erkek adı; bir soyadı; ABD'nin birçok eyaletindeki bazı şehirlerin adı

CLAYWARE : English Turkish

n. toprak tabaklar

CLEAN : English Turkish

v. temizlemek, parlatmak, boşaltmak; arındırmak, arıtmak,

CLEAN : English Turkish

adj. temiz, ak, pak, saf, katışıksız, yazısız, lekesiz, kusursuz, budaksız; arı; ruhsatlı, yasal

CLEAN : English Turkish

adv. tamamen, tümüyle; iyice, temiz olarak

CLEAN AND JERK : English Turkish

silkme