English Turkish
CLEAR HEADED : English Turkish
zihni açık, aklı başında, sağlıklı düşünebilen
CLEAR HEADEDNESS : English Turkish
sağduyu, itidal, temiz düşünme, anlayış
CLEAR JUDGMENT : English Turkish
n. sağlıklı karar
CLEAR OF DEBTS : English Turkish
orçsuz, hiçbirşeyi olmayan, borçlu olmayan
CLEAR OFF : English Turkish
ortadan kaldırmak, yok etmek, bitirmek, ortadan kaybolmak, çekip gitmek, defolmak
CLEAR ONE'S CHARACTER : English Turkish
irisinin masum olduğunu kanıtlamak
CLEAR ONE'S PIPE : English Turkish
gırtlağını temizlemek
CLEAR ONE'S THROAT : English Turkish
oğazını temizlemek
CLEAR OUT : English Turkish
v. boşaltmak, tahliye etmek, satıp bitirmek, ortadan kaybolmak, çekip gitmek, defolmak
CLEAR SIGHTED : English Turkish
keskin görüşlü, iyi görebilen, ileriyi gören, ileri görüşlü
CLEAR SKIES : English Turkish
açık gökler, mavi gökler, bulutsuz gökler
CLEAR SOUP : English Turkish
süzme et suyu
CLEAR SPELL : English Turkish
neredeyse bulutsuz gökyüzü, parçalı bulutlu hava
CLEAR TABLE : English Turkish
temiz masa, yeni bir insanın işi almasında hiçbir problemin kalmayacağı şekilde herşeyin ayarlandığı durum
CLEAR THE AIR : English Turkish
temiz hava, havayı temizlemek, atmosferi arındırmak, olanları açığa kavuşturmak
CLEAR THE DECK : English Turkish
savaşa hazırlanmak, işe hazırlanmak, bütün ödülleri kazanmak
CLEAR THE DECKS : English Turkish
güverteyi yemizlemek, harekete hazır olmak (özelliklefiziksel ve ruhsal engelleri ortadan kaldırarak); bir geminin güvertesindeki gevşek/başıboş nesneleri bağlamak veya ortadan kaldırmak (Denizcilik)
CLEAR THE TABLE : English Turkish
masayı toplamak, sofrayı toplamak
CLEAR THE WAY : English Turkish
yolu temizlemek, engelleri kaldırmak, temiz bir geçit hazırlamak
CLEAR THINKING : English Turkish
itidal, kafası temiz olma, anlayış, önsezi yeteneği
CLEAR TITLE : English Turkish
ipoteksiz mal mülk, üzerinde haciz/ipotek olmayan mal mülk (Hukuk)
CLEAR TO SEND : English Turkish
(Data Komünikasyonu) bir modeme veri göndermesi için izin veren sinyal, CTS
CLEAR TREND : English Turkish
aşikar eğilim, açık yön, aşikar istikamet
CLEAR UP : English Turkish
açıklamak, aydınlatmak, bilgi vermek, tasfiye etmek, açmak, temizlemek, bulmak, çözümlemek, halletmek, tamamlamak, aydınlanmak
CLEAR VARNISH : English Turkish
n. berrak vernik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani