English Turkish
COARSENESS : English Turkish
n. kabalık, bayağılık, hoyratlık, terbiyesizlik, yontulmamışlık; kalitesizlik
COAST : English Turkish
n. sahil, deniz kenarı, deniz kıyısı, kıyı, kızak için uygun yokuş; kızakla yokuştan kayma
COAST : English Turkish
v. sahil boyunca gitmek; kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak; kızakla yokuştan kaymak, yokuş aşağı salıvermek; beleşten ilerlemek
COAST GUARD : English Turkish
sahil koruma, sahil koruma görevlisi
COAST IS CLEAR : English Turkish
sahil temiz, tehlike geçti, şu an herhangi bir tehlike yok
COAST MOUNTAINS : English Turkish
n. Kıyı Dağları, Coast Range (Kıyı Dizisi), Kuzey Amerika'nın Pasifik kıyısında aşağı California'dan güneydoğu Alaska'ya uzanan dağ sırası
COAST RANGE : English Turkish
n. Kıyı Dizisi, Coast Mountains (Kıyı Dağları), Kuzey Amerika'nın Pasifik kıyısında aşağı California'dan güneydoğu Alaska'ya uzanan dağ sırası
COAST WAITER : English Turkish
n. kıyı ticareti için gelen ve nakledilen malları denetleyen gümrük görevlisi
COAST-TO-COAST : English Turkish
adj. kıyıdan kıyıya, bir ülkenin veya bir kıtanın bir kıyısından öbür kıyısına uzanan; bir sahilden diğerine seyahat etme veya gitme
COASTAL : English Turkish
n. Texas merkezli bir Amerikan şirketi, dünya çapında birçok enerji işleme ve pazarlama şirketi işleten bir holding
COASTAL : English Turkish
adj. sahille ilgili, kıyı ile ilgili, sahil
COASTAL GUARD : English Turkish
sahil güvenlik, kıyı sularında güvenlik ve düzeni sağlayan organizasyon
COASTAL HIGHWAY : English Turkish
sahil otobanı, Hayfa ve Tel Aviv arasında deniz boyunca uzanan yol
COASTAL PLAIN : English Turkish
kıyı ovası, delta, sahil boyunca uzanan düz kara bölgesi
COASTAL PLANE : English Turkish
kıyı ovası, delta, sahil boyunca uzanan düz kara bölgesi
COASTAL POLICE : English Turkish
sahil polisi, deniz acil durumlarına yardım eden askeri güç
COASTAL STRIP : English Turkish
sahil şeridi, sahil boyunca uzanan kara
COASTAL TOWN : English Turkish
sahil kasabası, sahil kenarında kurulmuş kasaba
COASTAL WATERS : English Turkish
kara suları
COASTER : English Turkish
n. bardak altlığı; tahta peynirlik; kızak; koster; kıyı boyunca işleyen ticari gemi; iki kulplu şarap bardağı
COASTER BRAKE : English Turkish
n. pedal freni
COASTGUARD : English Turkish
n. sahil güvenlik, kıyı sularında güvenlik ve düzeni sağlayan güç
COASTGUARDSMAN : English Turkish
n. sahil güvenlik (kıyı sularında güvenlik ve düzeni sağlayan organizasyon) üyesi
COASTING : English Turkish
n. kıyı seyri, kabotaj, kızakla kayma, yokuş aşağı koyverme
COASTING TRADE : English Turkish
n. sahil ticareti, kabotaj
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani