English Turkish
DECOLORIZE : English Turkish
v. soldurmak, rengini açmak, ağartmak
DECOLOUR : English Turkish
v. ağartmak, soldurmak, rengini açmak
DECOLOURANT : English Turkish
n. renk giderici, renk gidermek için kullanılan madde
DECOLOURATION : English Turkish
n. renksizleştirme, renk atma, rengini bozma (ayrıca decoloration)
DECOLOURED : English Turkish
adj. boyası çıkmış, solmuş; rengi olmayan
DECOLOURISATION : English Turkish
n. renksizleşme, rengini atma; renk giderme süreci (ayrıca decolourization)
DECOLOURISE : English Turkish
v. renksizleştirmek, rengini gidermek; rengini değiştirme, rengini bozma (ayrıca decolourize)
DECOLOURIZATION : English Turkish
n. renksizleşme, rengini atma; renk giderme süreci (ayrıca decolourization)
DECOLOURIZE : English Turkish
v. ağartmak, rengini açmak, soldurmak
DECOLOURIZED : English Turkish
adj. rengi solmuş, rengi atmış; rengi olmayan (ayrıca decolorized)
DECOMMISSION : English Turkish
v. hizmetten çıkarmak, emekli olmak, faal hizmetten çekilmek
DECOMMUNISATION : English Turkish
n. komünist rejimi kaldırma, komünizmi kaldırma süreci; demokratikleşme (ayrıca decommunization)
DECOMMUNIZATION : English Turkish
n. komünist rejimi kaldırma, komünizmi kaldırma süreci; demokratikleşme (ayrıca decommunisation)
DECOMPENSATION : English Turkish
n. dekompansasyon, doğru bir şekilde çalışamama, yerini doldurma yeteneğini kaybetme (Tıp)
DECOMPLEX : English Turkish
adj. decomplex, kompleks bileşenlerden oluşan
DECOMPOSABILITY : English Turkish
n. bozulabilir olma, çürüyebilir olma, dağılabilir olma
DECOMPOSABLE : English Turkish
adj. bozulabilir, çürüyebilir, dağılabilir
DECOMPOSE : English Turkish
v. çürütmek, çürümek; ayrıştırmak, dağıtmak, ayrışmak, dağılmak
DECOMPOSED : English Turkish
adj. ayrışmış, çözünmüş, çürümüş
DECOMPOSER : English Turkish
n. bozulmaya sebep olan bir şey, çürümeye neden olan bir şey; parçalara ayıran bir şey
DECOMPOSITE : English Turkish
adj. bileşenlerine ayrılmış, daha önce karışmış olan; birleştirilmiş olan
DECOMPOSITION : English Turkish
n. bozulma, çürüme, çürüklük, bozukluk; ayrıştırma, ayrışma; analiz
DECOMPOUND : English Turkish
v. ayrıştırmak, daha önce karışmış olan şeylerle birleştirmek; bileşen parçalara ayırmak
DECOMPRESS : English Turkish
v. basıncı azaltmak, basınçlı yerden basınç hücresi ile kurtarmak
DECOMPRESSION : English Turkish
n. baskıyı azaltma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani