English Turkish
DECOMPRESSION CHAMBER : English Turkish
n. basınç azaltma hücresi
DECOMPRESSION DISEASE : English Turkish
n. dekompresyon hastalığı, uçak pilotlarının yüksek irtifada uçarken ve sonrasında hızlı hava basıcı düşüşü nedeniyle ve sualtı temel atma sandığında ve dalış aygıtlarında sıkıştırılmış hava soluyan insanların yaşadıkları rahatsızlık (eklem ağrıları, cilt lezyonları, solunumla ilgili zorlanma ve nörolojik belirtiler)
DECOMPRESSION SICKNESS : English Turkish
n. vurgun, vurgu
DECOMPRESSIVE : English Turkish
adj. basınç azaltan, basınç azalmasına ilişkin
DECONGEST : English Turkish
v. toplanmayı dağıtmak, kalabalığı dağıtmak
DECONGEST ANT : English Turkish
n. kan toplanmasını giderici ilaç
DECONGESTANT : English Turkish
n. dekonjestan, tıkanıklığı gideren madde
DECONGESTION : English Turkish
n. dekonjesyon, tıkanıklığı azaltma, fazlalığı azaltma
DECONGESTIVE : English Turkish
adj. dekonjesan, tıkanıklığı azaltan veya gideren bir şey
DECONSECRATE : English Turkish
v. dini olmaktan çıkarmak
DECONSTRUCT : English Turkish
v. deconstruct, bir metni Yapı söküm teorisine göre analiz etmek
DECONSTRUCTION : English Turkish
n. yapısöküm, bir metni sübjektif ve yaratıcı yorumlamaya bırakan ve sadece tek bir objektif anlam olduğu düşüncesini reddeden metin analiz etmenin yorumlayıcı yaklaşımı
DECONTAMINATE : English Turkish
v. arındırmak, temizlemek, zararlı kimyasal maddeden arıtmak
DECONTAMINATION : English Turkish
n. arıtma, arındırma; dezenfekte
DECONTAMINATOR : English Turkish
n. arıtan kimse, kirliliği ortadan kaldıran kimse veya şey (radyoaktif madde, zahirli kimyasallar, vs.)
DECONTEXTUALISE : English Turkish
v. bağlamından bağımsız incelemek, bir şey tek başına düşünmek (bağlamı içinde değil), bir şeyi bağlamından ayrışmış olarak kabul etmek (ayrıca decontextualize)
DECONTEXTUALIZE : English Turkish
v. bağlamından bağımsız incelemek, bir şey tek başına düşünmek (bağlamı içinde değil), bir şeyi bağlamından ayrışmış olarak kabul etmek (ayrıca decontextualise)
DECONTROL : English Turkish
v. kontrolü kaldırmak, serbest bırakmak; denetimi kaldırmak
DECONTROL : English Turkish
n. kontrolü kaldırma, denetimin kaldırılması
DECOR : English Turkish
n. dekor, süsleme; mizansen
DECOR PAINTER : English Turkish
dekor ressamı, sahne dekorunu boyayan kimse
DECORAH : English Turkish
n. Iowa'da (ABD) bir şehir
DECORATE : English Turkish
v. süslemek, bezemek, dekore etmek, dekor olmak, süsleyip püslemek, donatmak; boyamak,
DECORATED : English Turkish
adj. dekore edilmiş, süslenmiş
DECORATION : English Turkish
n. dekorasyon, süsleme, süs; iç mimari; madalya, nişan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani