Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DECREASING : English Turkish

adj. azalan

DECREASINGLY : English Turkish

adv. gittikçe azalarak

DECREE : English Turkish

n. emir, kararname, karar, ferman

DECREE : English Turkish

v. karara bağlamak, hüküm vermek, emretmek; buyurmak

DECREE ABSOLUTE : English Turkish

n. kesin hüküm, son karar, boşanma kararı, ilahi takdir

DECREE NISI : English Turkish

geçerli sebep gösterilmezse kesinleşen boşanma

DECREE OF NULLITY : English Turkish

n. iptal kararı

DECREER : English Turkish

n. buyuran kimse, emir veren kimse, emreden kimse

DECREES : English Turkish

n. dini buyruklar, dini hükümler (Din)

DECREMENT : English Turkish

n. eksilme, azalma; kayıp, zayiat

DECREMETER : English Turkish

n. decremeter, elektromanyetik dalgalar zincirinde ard arda gelen her dalganın genişliğini ölçmek için kullanılan cihaz

DECREPIT : English Turkish

adj. çökmüş, zayıf düşmüş, eskimiş; eli ayağı tutmaz (Argo); bir ayağı çukurda

DECREPITATE : English Turkish

v. ateşte çatırdatmak, çatır çatır kavurmak

DECREPITATION : English Turkish

n. parçalanma, ısınma nedeniyle çatlama veya dağılma

DECREPITLY : English Turkish

adv. çökmüş bir şekilde, kırılgan bir şekilde, kuvvetsizce, zayıfça

DECREPITUDE : English Turkish

n. ihtiyarlık, köhnelik, dermansızlık

DECRESCENDO : English Turkish

n. dekreşendo, diminuendo

DEEP DRAWN : English Turkish

derin çekme

DEEP DRAWN SIGH : English Turkish

n. derin iç çekiş

DEEP FAT : English Turkish

ol yağlı, kızın yağa pişirilen yiyecek için büyük miktarda olan yağ

DEEP FEELINGS : English Turkish

derin duygular, içten duygular, güçlü duygular

DEEP FELT : English Turkish

yürekten, candan

DEEP FISH : English Turkish

n. açık deniz balığı

DEEP FISHING : English Turkish

n. açık deniz balıkçılığı

DEEP FREEZE : English Turkish

derin dondurucu