Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DESPICABLE MURDER : English Turkish

alçakça cinayet, aşağılık cinayet, iğrenç cinayet, menfur cinayet

DESPICABLENESS : English Turkish

n. alçakça olma durumu, aşağılık olma durumu, iğrençlik, menfurluk

DESPICABLY : English Turkish

adv. alçakça, aşağılık bir şekilde, iğrenç bir şekilde, menfur bir şekilde

DESPISE : English Turkish

v. hor görmek, küçümsemek; tenezzül etmemek

DESPISER : English Turkish

n. nefret eden kimse, hor gören, kötüleyen

DESPISING : English Turkish

n. hor görme

DESPISINGLY : English Turkish

adv. nefret ederek, hor görerek, kötüleyerek

DESPITE : English Turkish

prep. karşın, rağmen

DESPITE : English Turkish

n. kin, nefret, karşı koyma

DESPITE OF : English Turkish

-masına rağmen,
makla birlikte,
na rağmen

DESPITE THE FACT THAT : English Turkish

-masına rağmen,
makla birlikte,
na rağmen

DESPITE THIS : English Turkish

una rağmen, bununla birlikte

DESPITEFUL : English Turkish

adj. kindar, nispetçi, fena, kötü niyetli, şeytani

DESPITEFULLY : English Turkish

adv. kindarca, nispetçi bir şekilde, fena bir şekilde, kötü niyetlice, şeytanice

DESPOIL : English Turkish

v. yağmalamak; soymak

DESPOILER : English Turkish

n. çapulcu, soyguncu, yağmacı, hırsız

DESPOILMENT : English Turkish

n. yağma, yağmacılık, soygun, soygunculuk

DESPOLIATION : English Turkish

n. yağma, yağmacılık, soygunculuk

DESPOND : English Turkish

n. umutsuzluk, moral bozukluğu

DESPOND : English Turkish

v. ümidini kesmek, morali bozulmak; cesaretini kaybetmek

DESPONDENCE : English Turkish

n. bunalım, ümitsizlik, umutsuzluk, depresyon, melankoli

DESPONDENCY : English Turkish

n. umutsuzluk, moral bozukluğu

DESPONDENT : English Turkish

adj. umutsuz, morali bozuk

DESPONDENTLY : English Turkish

adv. bunalımlı bir şekilde, kasvetli bir şekilde, ümitsizce, umutsuzlukla, melankolik bir şekilde

DESPONDINGLY : English Turkish

adv. bunalımlı bir şekilde, kasvetli bir şekilde, ümitsizce, umutsuzlukla, melankolik bir şekilde