English Turkish
DESPOT : English Turkish
n. despot, zorba, acımasız
DESPOTIC : English Turkish
adj. despotça, zorbaca, despot
DESPOTICAL : English Turkish
adj. despotça, zorbaca, despot
DESPOTICALLY : English Turkish
adv. despotça, despotik bir şekilde, tiranca, otokratik bir şekilde, zorba bir şekilde
DESPOTISM : English Turkish
n. despotluk, zorbalık
DESQUAMATE : English Turkish
v. pul pul olmak, pulları dökülmek
DESQUAMATION : English Turkish
n. deskuamasyon, pul pul dökülme, derinin soyulması, soyulma
DESQUAMATIVE : English Turkish
adj. deskuamasyon (pul pul dökülme) ile ilgili, derinin soyulmasına özgü
DESQUAMATORY : English Turkish
adj. pul pul dökülme, derinin soyulması, soyulma
DESSERT : English Turkish
n. tatlı, meyve
DESSERT SPOON : English Turkish
n. tatlı kaşığı
DESTABILISATION : English Turkish
n. (Britanya İngilizcesi) istikrarsızlaştırma, istikrarsızlaşma, istikrarsız bir hale getirme, istikrarsız bir hale gelme; halktan gelen veya siyasi desteği çekerek bir hükümeti zayıflatma süreci (destabilization olarak da yazılır)
DESTABILISE : English Turkish
v. istikrarsızlaştırmak, istikrarsızlaşmak, istikrarsız bir hale getirmek, istikrarsız bir hale gelmek (destabilize olarak da yazılır)
DESTABILISED : English Turkish
adj. (Britanya İngilizcesi) istikrarsızlaştırılmış, istikrarsızlaşmış, istikrarsız, dalgalı, inişli çıkışlı (destabilized olarak da yazılır)
DESTABILIZATION : English Turkish
n. (Amerikan İngilizcesi) istikrarsızlaştırma, istikrarsızlaşma, istikrarsız bir hale getirme, istikrarsız bir hale gelme; halktan gelen veya siyasi desteği çekerek bir hükümeti zayıflatma süreci (destabilisation olarak da yazılır)
DESTABILIZE : English Turkish
v. (Amerikan İngilizcesi) istikrarsızlaştırmak, istikrarsızlaşmak, istikrarsız bir hale getirmek, istikrarsız bir hale gelmek (destabilise olarak da yazılır)
DESTABILIZED : English Turkish
adj. (Amerikan İngilizcesi) istikrarsızlaştırılmış, istikrarsızlaşmış, istikrarsız, dalgalı, inişli çıkışlı (destabilised olarak da yazılır)
DESTINATION : English Turkish
n. istikamet, varış yeri, gidilecek yer; hedef, amaç; nereye
DESTINATION FILE : English Turkish
varış dosyası, hedef dosyası, hedef dosya, üzerinde işlem yapılan dosya
DESTINE : English Turkish
v. yöneltmek; nasip etmek; kaderinde olmak
DESTINED : English Turkish
adj. kaderinde var olan, alnında yazan
DESTINED FOR : English Turkish
giden, yola çıkmış
DESTINED FOR HEAVEN : English Turkish
adj. cennetlik
DESTINED TO : English Turkish
-maya amaçlanmış,
ması amaçlanmış,
sı için ayarlanmış
DESTINY : English Turkish
n. kader, alın yazısı, kısmet, felek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani