English Turkish
DESTITUTE : English Turkish
adj. fakir, muhtaç, yoksun, mahrum, sefil
DESTITUTELY : English Turkish
adv. yoksulluk içinde, yokluk içinde, sefalet içinde, sefillik içinde
DESTITUTENESS : English Turkish
n. yoksulluk, yoksunluk, mahrumiyet, yokluk, fakirlik, muhtaçlık
DESTITUTION : English Turkish
n. yoksulluk, mahrumiyet
DESTRIER : English Turkish
n. savaş atı (Eski Kullanım)
DESTROY : English Turkish
v. tahrip etmek, yıkmak, imha etmek, mahvetmek, harap etmek; öldürmek; ümidini yıkmak; tüketmek
DESTROYABLE : English Turkish
adj. yok edilebilir, yerle bir edilebilir, yıkılabilir
DESTROYED : English Turkish
adj. berbat, tarafından yıkıldı
DESTROYER : English Turkish
n. destroyer, yok edici kimse, yok edici şey; torpido ve denizaltı muhribi
DESTROYING : English Turkish
n. tahrip, tahribat, tahrip etme
DESTROYING : English Turkish
adj. tahrip edici
DESTROYINGLY : English Turkish
adv. yıkıcı bir şekilde, harap edici bir şekilde
DESTRUCT : English Turkish
v. hedefe ulaşmadan imha etmek, imha edilmek, kendi kendini imha etmek
DESTRUCTIBILITY : English Turkish
n. yıkılabilir olma durumu, tahrip edilebilirlik, harap edilebilir olma durumu
DESTRUCTIBLE : English Turkish
adj. yok edilebilir
DESTRUCTION : English Turkish
n. imha, yok edilme, tahribat, yıkma, tahrip, öldürme
DESTRUCTION BY FIRE : English Turkish
yangınla yıkım, ateşle yıkım, ateş aracılığıyla gerçekleşen yıkım, yangının neden olduğu mülk tahribatı
DESTRUCTION OF EVIDENCE : English Turkish
kanıtın yok edilmesi, delil tahribi, işlenmiş olan bir suçun delilinin yok edilmesi
DESTRUCTION OF THE FIRST TEMPLE : English Turkish
İlk Sinagogun Yıkımı, Kral Solomon tarafından yapılan ilk Musevi Sinagogunun yıkımı, Yahudi halkının Diasporaya sürgüne gönderilmesi
DESTRUCTION OF THE SECOND TEMPLE : English Turkish
İkinci Sinagogun Yıkımı, ikinci Musevi Sinagogunun Romalılar tarafından yıkımı
DESTRUCTION OF THE THIRD TEMPLE : English Turkish
Üçüncü Tapınak yıkımı, Üçüncü Tapınak'ın tahrip edilmesi, Kudüs'te bulunan üçüncü Musevi tapınağının yakılarak tahrip edilmesi (büyük bir tehlikeyle ilgili olarak bir tehdit ve uyarı olarak görülür)
DESTRUCTIVE : English Turkish
adj. yıkıcı, zararlı
DESTRUCTIVE DISTILLATION : English Turkish
kurur damıtma, ayrışımlı damıtım, organik maddelerin ısı ile veya havasızlığa maruz bırakma yoluyla ayrıştırılması veya yok edilmesi (kok kömür yağ ve gaz gibi maddeler üretir)
DESTRUCTIVE FIRE : English Turkish
yıkıcı yangın, yıkıcı ateş, yangınlı tahribat, düşmanı alaşağı etmek ve askerî kaynaklarını yok etmek amacıyla çıkarılan yangın
DESTRUCTIVELY : English Turkish
adv. yıkıcı bir şekilde, yok edici bir şekilde, zararlı bir şekilde, tahrip edici bir şekilde
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani