English Turkish
DISHABITUATE : English Turkish
v. alışkanlıktan vazgeçmek, alışkanlıktan vazgeçirmek, alışkanlık olmaktan çıkarmak
DISHALLOW : English Turkish
v. hakaret etmek, kutsallığını bozmak, kirletmek
DISHARMONIOUS : English Turkish
adj. ahenksiz, uyumsuz
DISHARMONISE : English Turkish
v. (Britanya İngilizcesi) anlaşmazlık getirmek, anlaşmazlığa yol açmak; uyumsuzlaşmak, uyumsuzlaştırmak (disharmonize olarak da yazılır)
DISHARMONIZE : English Turkish
v. ahenksizleştirmek, ahenksizleşmek
DISHARMONY : English Turkish
n. ahenksizlik, bağdaşmazlık, uyumsuzluk, düzensizlik
DISHCLOTH : English Turkish
n. bulaşık bezi
DISHEARTEN : English Turkish
v. cesaretini kırmak, hevesini kırmak
DISHEARTENED : English Turkish
adj. cesareti kırılmış, ümitsizleştirilmiş, hayal kırıklığına uğramış
DISHEARTENEDNESS : English Turkish
n. cesareti kırılmış olma durumu, ümitsizleştirilmişlik, hayal kırıklığına uğramışlık
DISHEARTENING : English Turkish
adj. cesaret kırıcı, ümit kırıcı
DISHEARTENINGLY : English Turkish
adv. cesaret kırıcı bir şekilde, ümitsizleştirici bir şekilde, hayal kırıklığına uğratarak
DISHED : English Turkish
adj. bombeli, konkav, tabak şeklinde, bozuk, işi bitmiş
DISHERIT : English Turkish
v. mirasından mahrum bırakmak, evlatlıktan reddetmek, mirastan yoksun bırakmak
DISHES : English Turkish
n. kaplar, bulaşıklar, yemek takımları, kap kacak, bulaşık
DISHEVEL : English Turkish
v. (saç giyecek vs ile ilgili) dağınıklaştırmak, karmakarışık etmek, karman çorman hale getirmek, gevşek yapmak, düzensiz yapmak, bozmak
DISHEVELED : English Turkish
adj. karmakarışık, darmadağınık
DISHEVELLED : English Turkish
adj. karmakarışık, darmadağınık
DISHEVELMENT : English Turkish
n. (saç giyecek vs ile ilgili) dağınıklık, karmakarışıklık, karman çormanlık, gevşeklik, düzensizlik
DISHLIKE : English Turkish
adj. çanağa benzer, çanak benzeri, çanağa benzeyen, tabağa benzeyen
DISHONEST : English Turkish
adj. sahtekâr, hileli, aldatıcı; karaktersiz; namussuz, şerefsiz, dürüst olmayan
DISHONESTLY : English Turkish
adv. namussuzca
DISHONESTY : English Turkish
n. sahtekârlık, namussuzluk, şerefsizlik
DISHONOR : English Turkish
n. yüz karası, ayıp, şerefsizlik, onursuzluk
DISHONOR : English Turkish
v. namusunu kirletmek, şerefini sarsmak, rezil etmek, lekelemek; sözünü tutmamak; leke sürmek, onursuzluk etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani