Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISHONOR OF A CHECK : English Turkish

karşılıksız çek, bir bankanın kabul etmediği ve karşılığı olmayan çek

DISHONOR ONE'S WORD : English Turkish

v. sözünü tutmamak, sözünde durmamak

DISHONORABLE : English Turkish

adj. onursuz, şerefsiz, haysiyetsiz, namussuz, rezil

DISHONORABLE DISCHARGE : English Turkish

n. onur kırıcı kovulma

DISHONORABLE STRATAGEM : English Turkish

alçakça taktik, ahlaka aykırı plan, hileli plan

DISHONORABLENESS : English Turkish

n. şerefsizlik, namussuzluk, kepazelik

DISHONORABLY : English Turkish

adv. yüz kızartıcı bir şekilde, alçakça, ahlaksızca, namussuzca, utanılacak bir şekilde

DISHONORED : English Turkish

adj. şerefsiz

DISHONORED CHECK : English Turkish

karşılıksız çek, bir bankanın kabul etmediği ve karşılığı olmayan çek, ödeme olarak kabul edilmeyen çek

DISHONORED HIM : English Turkish

onu utandırdı, onu aşağıladı, onu onursuzlaştırdı, onu rezil etti, onu lekeledi

DISHONORER : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) rezil eden kimse, onursuzlaştıran kimse, lekeleyen kimse, aşağılayan kimse, onur kıran kimse; başka bir kimseye aşağılar bir şekilde davranan kimse (dishonourer olarak da yazılır)

DISHONOUR : English Turkish

n. yüz karası, ayıp, şerefsizlik, kepazelik, onursuzluk

DISHONOUR : English Turkish

v. şerefini sarsmak, namusunu kirletmek, rezil etmek, leke sürmek, sözünü tutmamak, onursuzluk etmek

DISHONOURABLE : English Turkish

adj. şerefsiz, onursuz, rezil, namussuz, onur kırıcı

DISHONOURABLENESS : English Turkish

n. şerefsizlik, kepazelik, namussuzluk

DISHONOURABLY : English Turkish

adv. namussuzca, haysiyetsizce

DISHONOURED : English Turkish

adj. kabul edilmemiş, ödenmemiş

DISHONOURER : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) rezil eden kimse, onursuzlaştıran kimse, lekeleyen kimse, aşağılayan kimse, onur kıran kimse; başka bir kimseye aşağılar bir şekilde davranan kimse (dishonorer olarak da yazılır)

DISHORN : English Turkish

v. boynuzsuzlaştırmak, boynuzlarını sökmek, boyunlarından mahrum bırakmak

DISHOUSE : English Turkish

v. evsizleştirmek, evsiz bırakmak, evinden mahrum etmek

DISHPAN : English Turkish

n. bulaşık kabı, bulaşık leğeni, içinde bulaşık yıkanan büyük leğen

DISHPAN HANDS : English Turkish

ulaşık bezi gibi eller, sık sık sabunlu suya batırmaktan dolayı çatlamış eller

DISHRAG : English Turkish

n. bulaşık bezi, bulaşık yıkamak için kullanılan bez

DISHTOWEL : English Turkish

n. bulaşık kurutma bezi

DISHWARE : English Turkish

n. sofra takımı, tabak takımı, çanak çömlek