Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISKETTE : English Turkish

n. disket, üzerinde bilgisayar verisi depolanan esnek disk (Bilgisayar)

DISKETTE SOFTWARE PROTECTION : English Turkish

disket yazılım koruması, bir programın aktifleştirilmesi sırasında sürücüde bulunması gereken koruyucu disket (Bilgisayar)

DISKLESS : English Turkish

adj. disksiz, diski olmayan (Bilgisayar)

DISKLESS WORKSTATION : English Turkish

disksiz iş istasyonu, diski olmayan çalışma istasyonu, diski sadece sunucu üzerinde kullanan çalışma istasyonu (Bilgisayar)

DISKLIKE : English Turkish

adj. diskoid, disk şeklinde, diksimsi, disk gibi, diske benzeyen, yuvarlak ve düz, düz ve yuvarlak bir şekli olan

DISKONKEY® : English Turkish

n. DiskOnKey, USB hafıza çubuğu, flaş bellek, flaş bellek kullanan Tak ve Kullan mobil aygıtların tescilli ticari markası ve anahtarlıkta taşımak için yeterince hafiftir

DISLIKE : English Turkish

n. beğenmeme, hoşlanmama, sevmeme, antipati, nefret

DISLIKE : English Turkish

v. hoşlanmamak, sevmemek, beğenmemek

DISLOCATE : English Turkish

v. yerinden çıkarmak, çıkarmak (eklem), kaydırmak, oynatmak, sarsmak, bozmak; şaşırtmak

DISLOCATE ONE'S ARM : English Turkish

v. kolunu çıkarmak

DISLOCATED : English Turkish

adj. çıkık

DISLOCATION : English Turkish

n. yerinden oynatma, kaydırma, kayma; çıkık; şaşırtma; bozma

DISLODGE : English Turkish

v. yerinden oynatmak, çıkarmak, kovmak, evi boşalttırmak

DISLODGE A ROCK : English Turkish

ir kayayı yerinden atmak, kayayı yerinden çıkarmak, bir kayayı zorla yerinde oynatmak

DISLODGE FROM : English Turkish

-den ayırmak,
den atmak- den kovmak,
den çıkarmak; meskenden tahliye etmek

DISLOYAL : English Turkish

adj. vefasız, sadakâtsiz, hain

DISLOYALLY : English Turkish

adv. sadakatsizce, vefasızca, hanince

DISLOYALTY : English Turkish

n. sadakâtsizlik, vefasızlık, hainlik

DISMAL : English Turkish

adj. kasvetli, loş ve sıkıntı verici, kederli, sıkıntılı

DISMAL SCIENCE : English Turkish

n. kötümser bilim, ekonomi, iktisat (Argo); "political economy (siyasi ekonomi)" (Mizahi İngiliz Terimi)

DISMALLY : English Turkish

adv. kasvetle, sıkıntıyla; berbat bir şekilde, rezilce

DISMALNESS : English Turkish

n. depresyon, kasvetlilik, kederlilik, sıkıntılı olma durumu

DISMALS : English Turkish

n. iç karartıcı durum, depresyon durumu, kasvetlilik durumu, sönüklük

DISMANTLE : English Turkish

v. sökmek, parçalamak, yürürlükten kaldırmak, çıkarmak, dağıtmak, boşaltmak

DISMANTLE A SETTLEMENT : English Turkish

ir yerleşimi parçalamak, bir yerleşimi birbirinden ayırmak