Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISRUPT INVESTIGATION : English Turkish

araştırmayı aksatmak, incelemeyi sekteye uğratmak

DISRUPTER : English Turkish

n. aksatan, engelleyen, sekteye uğratan, rahatsızlık veren, ayak bağı olan

DISRUPTION : English Turkish

n. kesilme, bozulma, parçalanma; karışıklığa itme

DISRUPTION OF PROCEEDINGS : English Turkish

yargılamanın aksaması, davanın aksatılması, sürecin engellenmesi, soruşturmanın sekteye uğraması

DISRUPTIVE : English Turkish

adj. bozucu, yıkıcı, parçalayıcı

DISRUPTIVE CHILD : English Turkish

yaramaz çocuk, yıkıcı çocuk, hasar veren çocuk, başıbozuk çocuk, azgın çocuk, zapt edilemez çocuk

DISRUPTIVELY : English Turkish

adv. yaramaz bir şekilde, yıkıcı bir şekilde, engelleyici bir şekilde, hasar verici bir şekilde; rahatsızlık vererek; ara bozucu bir şekilde, bölücü bir şekilde

DISRUPTIVENESS : English Turkish

n. yaramazlık, yıkıcılık, engelleyici olmaya eğilimli, engelleyici, hasar verici; rahatsızlık vermeye eğilimli; ara bozuculuk, bölücülük

DISRUPTOR : English Turkish

n. aksatan, engelleyen; rahatsız eden, rahatsızlık veren, araya giren; düzensizliğe neden olan; bir şeyi bölen, parçalarına ayıran

DISSATISFACTION : English Turkish

n. memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk

DISSATISFACTORY : English Turkish

adj. tatmin etmeyen, hoşnutsuz eden

DISSATISFIED : English Turkish

adj. tatminsiz, hoşnutsuz, memnuniyetsiz

DISSATISFY : English Turkish

v. memnun edememek, tatmin edememek; küstürmek

DISSECT : English Turkish

v. kesip parçalara ayırmak, parçalayıp incelemek, kadavrayı incelemek, incelemek

DISSECTING ROOM : English Turkish

teşrih odası, inceleme odası, bir konuyu derinlemesine incelemek amacıyla kullanılan oda

DISSECTION : English Turkish

n. tahlil, inceleme, teşrih, parçalarına ayırıp inceleme; incelenen şey, teşrih edilen şey

DISSECTOR : English Turkish

n. teşrihçi, parçalara ayırıp inceleyen kimse

DISSEISE : English Turkish

v. malına el koymak, gaspetmek

DISSEISEE : English Turkish

n. malından ve mülkünden yoksun bırakılmış kimse, malı ve mülkü elinden alınmış kimse

DISSEISIN : English Turkish

n. mal ve mülküne el koyma, gasp

DISSEISOR : English Turkish

n. bir başkasının mülkünü haksız yere işgal eden kimse

DISSEIZE : English Turkish

v. gaspetmek, malına el koymak

DISSEIZEE : English Turkish

n. malından ve mülkünden yoksun bırakılmış kimse, malı ve mülkü elinden alınmış kimse

DISSEIZIN : English Turkish

n. mal ve mülküne el koyma, gasp

DISSEIZOR : English Turkish

n. bir başkasının mülkünü haksız yere işgal eden kimse