Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DOUBLE FIRST : English Turkish

n. iki dalda birden alınan şeref nişanı, çifte birincilik ödülü, çifte birinci

DOUBLE FUGUE : English Turkish

çifte füg, bir müzik bestesi türü

DOUBLE HANDED : English Turkish

adj. çift elli, iki elli, iki eli olan; kandıran, kandırıcı, aldatan, aldatıcı, yanıltıcı, yanlış yönlendiren

DOUBLE HARNESS : English Turkish

n. çifte koşum, evlilik bağı, evlenme

DOUBLE HEARTED : English Turkish

adj. çift kalpli, iki kalpli, iki kalbi olan, sahte bir kalbi olan; kandıran, kandırıcı, aldatan, aldatıcı, yanıltıcı, yanlış yönlendiren, ihanet eden, hain

DOUBLE HELIX : English Turkish

çiftli heliks, DNA moleküllerinin iki doğrusal nükleotit telinin hidrojen bağlarıyla birleştiği büklümlü spiral yapısı

DOUBLE IDENTITY : English Turkish

çifte kişilik, iki ayrı kişilik, tek benliğin iki ayrı kişiliği

DOUBLE IN : English Turkish

içine katlamak, içine kıvırmak

DOUBLE JEOPARDY : English Turkish

çifte yargılama, davalının belli bir suçtan dolayı yargılanmış olduğu ve bu nedenle aynı suçtan dolayı tekrar yargılanamayacağı iddiası

DOUBLE JOINTED : English Turkish

adj. oynak eklemli, eklemleri aşırı oynak kimse

DOUBLE KILLING : English Turkish

çifte cinayet, aynı anda ve yerde iki kişiyi birden öldürme, tasarlayarak iki kişiyi birden öldürme

DOUBLE LIFE : English Turkish

çifte hayat, sıradan hayata paralel olarak yaşana farklı veya gizli hayat

DOUBLE LOCK : English Turkish

v. çifte kilitlemek, çifte kilit vurmak, iki sürgü ile kilitlemek; çift güvenlik ile güvenliği sağlamak

DOUBLE MEANING : English Turkish

çift anlamlı

DOUBLE MINDED : English Turkish

adj. kararsız, tutarsız, iki yüzlü, samimiyetsiz

DOUBLE MURDER : English Turkish

çifte cinayet, aynı anda ve yerde iki kişiyi birden öldürme, tasarlayarak iki kişiyi birden öldürme

DOUBLE OR QUITS : English Turkish

ir bahiste geçmiş kayıpları iptal etmek veya kazanmak üzere bahis miktarını ikiye katlamak

DOUBLE PARK : English Turkish

v. iki sıra parketmek, parkeden bir aracın yanına parketmek

DOUBLE PARKED : English Turkish

adj. çifte parketmiş, parkeden aracın yanına parketmiş

DOUBLE PARKING : English Turkish

arabayı yolun ortasına park etme, daha önceden park edilmiş bir aracın yanına illegal bir şekilde araç park etme (diğer aracın çıkışını ve trafiğin akışını aksatacak şekilde)

DOUBLE PASS : English Turkish

çift pas, üç oyuncu arasında birbiri ardına verilen pas (Futbol)

DOUBLE PERSONALITY : English Turkish

n. çift kişilik, çift benlik, çifte benlik, ayrık kişilik, çoklu kişilik, kişiliğin iki veya daha fazla parçaya bölündüğü psikolojik rahatsızlık

DOUBLE PRECISION : English Turkish

çift kesinlik, bir numarayı temsil etmek üzere normalin iki misli miktarda bellek kullanma (Bilgisayar)

DOUBLE QUICK : English Turkish

n. hemencecik, çabucak, hızla

DOUBLE QUICK! : English Turkish

çabucak!, hızlı!, hemen!