Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ENTER INTO PARTICULARS : English Turkish

v. ayrıntılara girmek

ENTER INTO RIVALRY WITH : English Turkish

v. rekabete girişmek, rekabet etmek

ENTER INTO THE SPIRIT : English Turkish

uhunu okumak, ruhunu anlamak

ENTER KEY : English Turkish

(Bilgisayar) enter tuşu, giriş tuşu, klavye üzerindeki tuşlardan biri (bir komutu doğrulayan ve onu işlemciye gönderen)

ENTER ON : English Turkish

almak, konmak, girmek, başlamak, girişmek, dönüm noktasına gelmek

ENTER ON AN INHERITANCE : English Turkish

v. mirasa konmak

ENTER ONE'S HEAD : English Turkish

v. aklına gelmek

ENTER ONE'S NAME FOR : English Turkish

-'için birisinin ismini girmek,
'için kaydetmek, kaydetmek, yazmak

ENTER PARLIAMENT : English Turkish

parlementoya girmek, parlamentonun bir üyesi olmak

ENTER POLITICS : English Turkish

v. siyasete atılmak

ENTER THE ARMY : English Turkish

orduya girmek, orduya yazılmak, askere kaydolmak, silahlı kuvvetlere katılmak

ENTER THE CHURCH : English Turkish

hristiyan din adamı olmak

ENTHUSIASTICALLY : English Turkish

adv. coşkulu bir tarzda, heyecanla, ateşli bir şekilde

ENTIA : English Turkish

n. var olma

ENTICE : English Turkish

v. kandırmak, ayartmak; baştan çıkarmak; ikna etmek

ENTICE AWAY : English Turkish

aştan çıkarmak, kaçmaya razı etmek, aklını çelmek

ENTICEMENT : English Turkish

n. ayartma, baştan çıkarma; ikna; cazibe

ENTICER : English Turkish

n. ayartan şey veya kimse, baştan çıkartan veya tahrik eden şey veya kimse

ENTICING : English Turkish

adj. ayartıcı, baştan çıkarıcı, cazibeli, cazip, işveli, fettan

ENTICINGLY : English Turkish

adv. albenili bir şekilde, çekici bir tarzda, baştan çıkarıcı bir şekilde, şuh bir şekilde

ENTIRE : English Turkish

adj. bütün, tam, tüm; saf, katışıksız, iğdiş edilmemiş

ENTIRE : English Turkish

n. tüm, bütün, hepsi, iğdiş edilmemiş at

ENTIRE WEEK : English Turkish

tüm hafta, yedi tam gün, tamı tamına bir haftalık periyot

ENTIRELY : English Turkish

adv. tamamen, baştan sona, büsbütün, bütünüyle, tümüyle

ENTIRELY DIFFERENT : English Turkish

tamamen farklı, kesinlikle aynı değil, tamamen zıt