Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ALL ROSES : English Turkish

güllük gülistanlık, şahane, harika gitmek, başarılı

ALL ROUND : English Turkish

adv. her yönden, her bakımdan, her şeyi hesaba katarak

ALL ROUNDER : English Turkish

çok yönlü kimse, on parmağında on marifet olan kimse

ALL SAINTS : English Turkish

Britanyalı ünlü pop müzik grubu

ALL SAINTS' DAY : English Turkish

azizler yortusu [brit.]

ALL SERENE : English Turkish

işler tıkırında, her şey yolunda, her şey iyi

ALL SET : English Turkish

hazır ve istekli, düzenlenmiş ve hazır, istekli ve razı

ALL SKIN AND BONE : English Turkish

adj. kemikleri sayılan

ALL SORTS : English Turkish

türlü türlü

ALL SORTS OF : English Turkish

her tür, her çeşit

ALL SOULS' DAY : English Turkish

n. tüm ruhlar günü

ALL SQUARE : English Turkish

alacağı vereceği olmamak, her şeyin normal olması

ALL STAR : English Turkish

yıldız oyuncuların oynadığı

ALL STEEL : English Turkish

komple çelik olan

ALL STOPS BUS : English Turkish

tüm duraklarda duran otobüs, yerel otobüs, tüm otobüs duraklarında duran otobüs

ALL TERRAIN : English Turkish

adj. arazi, her arazide gidebilen

ALL THAT : English Turkish

o kadar, olan her şey; özel, olağanüstü, üstün (Argo)

ALL THAT GLITTERS IS NOT GOLD : English Turkish

parlayan her şey altın değildir, bazen değerli görünen bir şey tamamen değersizdir

ALL THE BEST : English Turkish

her şey gönlünce olsun, iyi şanslar

ALL THE BETTER : English Turkish

çok daha iyi, daha da iyi

ALL THE COLORS OF THE RAINBOW : English Turkish

gökkuşağının tüm renkleri, var olan her renk, rengarenk

ALL THE FAMILY : English Turkish

n. çoluk çocuk

ALL THE FUN : English Turkish

eğlencenin tümü, keyfin tamamı, zevkin tamamı

ALL THE MORE : English Turkish

artan bir şekilde, daha çok, daha da çok, daha da yüksek seviyeye kadar

ALL THE MORE SO : English Turkish

daha da çok, daha çok, daha da çok, daha büyük bir dereceye kadar