Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ALL THE RAGE : English Turkish

çok gözde, modaya çok uygun, çok popüler

ALL THE SAME : English Turkish

farketmez, hepsi bir, yine de

ALL THE TIME : English Turkish

her zaman, hep

ALL THE TRAFFIC WILL BEAR : English Turkish

maksimum sağlanabilen, en fazla elde edilebilen, başarılabilenden çok daha fazla

ALL THE VOGUE : English Turkish

çok moda, çok popüler

ALL THE WAY : English Turkish

yol boyunca

ALL THE WHILE : English Turkish

aşından sonuna kadar, aynı zamanda, aynı anda

ALL THE WORLD : English Turkish

ütün dünya

ALL THE WORLD AND HIS WIFE : English Turkish

sosyete dünyası, bütün sosyete

ALL THE WORLD OF LETTERS : English Turkish

n. edebiyat alemi, edebiyat dünyası

ALL THE YEAR ROUND : English Turkish

yaz kış

ALL THERE : English Turkish

aklı başında, akıllı

ALL THINGS CONSIDERED : English Turkish

her şey göz önüne alınırsa, tüm konular düşünüldükten sonra, gerçekleri göz önünde bulundurduktan sonra

ALL THINGS TO ALL MEN : English Turkish

adj. herkesin aradığı, her yerde ve her zaman hazır

ALL THUMBS : English Turkish

eceriksiz, sakar, hantal; zarif olmayan; yetenekli olmayan

ALL TICKETS FOR TODAY ARE SOLD OUT : English Turkish

ugün için tüm biletler satıldı

ALL TIME : English Turkish

en, diğerlerinden üstün, tam günlük

ALL TIME HIGH : English Turkish

n. en yüksek seviye

ALL TIME LOW : English Turkish

n. en düşük seviye

ALL TOGETHER : English Turkish

hep beraber, hep birlikte, topluca, hep bir ağızdan, hep birden

ALL TOLD : English Turkish

yekun olarak

ALL TOO SOON : English Turkish

adv. zamansız, pek erken

ALL TRANSACTIONS : English Turkish

tüm İşlemler

ALL UP : English Turkish

işi bitik, hapı yutmuş, bitmiş, mahvolmuş

ALL UP WEIGHT : English Turkish

azami uçuş ağırlığı, toplam ağırlık