English Turkish
HIERARCHIZE : English Turkish
v. (Amerikan İngilizcesi) hiyerarşikleştirme, hiyerarşik bir şekilde düzenleme (hierarchize olarak da yazılır)
HIERARCHY : English Turkish
n. hiyerarşi, aşamalı sistem
HIERATIC : English Turkish
adj. rahip sınıfına ait
HIERO : English Turkish
pref. kutsal, ruhani, papaz
HIEROCRACY : English Turkish
n. dini yönetim
HIEROGLYPH : English Turkish
n. hiyeroglif, anlaşılması zor yazı, okunaksız yazı
HIEROGLYPHIC : English Turkish
adj. hiyeroglife ait, hiyeroglif gibi, okunaksız
HIEROGLYPHICAL : English Turkish
adj. hiyeroglife ait, hiyeroglif gibi
HIEROGLYPHICS : English Turkish
n. hiyeroglif yazılar, anlaşılması zor yazılar, gizli simge
HIEROMARTYR : English Turkish
n. şehit olan din adamı (papaz piskopos vs)
HIERONYMOUS BOSCH : English Turkish
n. Hieronymous Bosch, (
1516) Hollandalı ressam, "Dünyevi Zevkler Bahçesi" yaratıcısı
HIEROPHANT : English Turkish
n. tefsirci rahip, yorumcu rahip, dinî ayinleri yorumlayan papaz (Antik Yunan); yorumcu, yorumlayan, açıklama sunan kimse
HIGGLE : English Turkish
v. sıkı pazarlık yapmak, pazarlık yapmak, çekişmek
HIGGLEDY PIGGLEDY : English Turkish
karman çorman
HIGGLEDY-PIGGLEDY : English Turkish
adv. karman çorman bir şekilde, karmakarışık bir şekilde, düzensizce, allak bullak bir şekilde, kaotik bir şekilde, birbirine girmiş bir şekilde
HIGGLEDY-PIGGLEDY : English Turkish
adj. karman çorman, karmakarışık, düzensiz, allak bullak, kaotik, birbirine girmiş
HIGGLER : English Turkish
n. sıkı pazarlık yapan kimse, pazarlıkçı kimse
HIGH : English Turkish
n. yüksek yer, yüksek basınçlı bölge, büyük vites, rekor, zirve, uçma, lise
HIGH : English Turkish
adj. yüksek, yukarı, uyuşturucu almış, üst, büyük, şiddetli, aşırı, önemli, soylu, yüce, ileri, üstün, neşeli, sarhoş, uçmuş, esrarın etkisinde
HIGH : English Turkish
adv. yüksekte, yükseğe, lüks içinde
HIGH ALERT : English Turkish
yüksek alarm, yükseltilmiş tetikte olma durumu
HIGH AND DRY : English Turkish
sudan uzakta, suyun dışında, sudan dışarı; karaya vurmuş, karaya oturmuş; kimsesiz ve çaresiz, tek başına, yardımsız, çaresiz
HIGH AND LOW : English Turkish
her yerde, dört bir yanda, her tarafta
HIGH AND MIGHTY : English Turkish
kurumlu, tepeden bakan
HIGH BILIRUBIN : English Turkish
kanda anormal derecede yüksek safra pigmentleri seviyesi (sarılığa neden olabilir)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani