Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HORIZONTAL ANALYSIS : English Turkish

yatay analiz, karşılaştırmalı analiz, aynı değişkenlerin belirli bir zaman dilimi içindeki analizleri

HORIZONTAL BAR : English Turkish

arfiks

HORIZONTAL EQUITY : English Turkish

yatay eşitlik, benzer ekonomik statüdeki insanların eşit bir şekilde vergilendirilmesi gereği ilkesi (Ekonomi)

HORIZONTAL FREQUENCY : English Turkish

çizgi frekansı, satır frekansı, belli bir ekranın bir saniyede gösterebildiği yatay çizgiler sayısı

HORIZONTAL INTEGRATION : English Turkish

yatay entegrasyon, yatay birleşme, yatay bütünleşme, ürün ve piyasa faaliyetleri çapı benzer olan şirketlerin birleşmesi

HORIZONTAL MERGER : English Turkish

yatay birlik, yatay birleşme, aynı alanda faaliyet gösteren iki şirketin bir şirket olarak birleşmeleri (Ekonomi)

HORIZONTAL PLANE : English Turkish

n. yatay düzlem

HORIZONTAL POSITION : English Turkish

yatay pozisyon, yatay konum

HORIZONTAL PROJECTION : English Turkish

n. yatay izdüşüm

HORIZONTAL ROW : English Turkish

yatay sıra, yatay dizi, ufka paralel çizgi

HORIZONTAL SECTION : English Turkish

n. yatay kesit

HORIZONTALLY : English Turkish

adv. yatay bir şekilde, yatay bir konumda

HORMONAL : English Turkish

adj. hormonâl, hormonsal, hormona ait, hormon niteliğinde

HORMONAL PROBLEM : English Turkish

hormonal sorun, hormonlarla (içsalgı bezleri tarafından üretilen kimyasal maddeler) ilgili sorun, hormonlarla ilgili dengesizlik veya karışıklık

HORMONALLY : English Turkish

adv. hormonal bir şekilde, hormonlar aracılığıyla

HORMONE : English Turkish

n. hormon

HORMONE REPLACEMENT THERAPY : English Turkish

Hormon Replasman Tedavisi, eksik ya ha hiç olmayan hormonların yerini almak için bir hastanın ilaç takviyeleri aldığı tıbbi tedavi (menopoz sırasında ya da sonrasında kadınları tedavi etmek için sıkça kullanılır)

HORN : English Turkish

n. Horn, soyadı; Gertrude Franklin Atherton (
1948), Amerika Birleşik Devletleri yazarı; Iowa'da bir şehir (ABD)

HORN : English Turkish

n. boynuz, kap burnu, ırmak, anten, haliç kolu, duyarga, korna, klakson, boru, boynuzdan yapılmış eşya, kalkmış penis, bolluk simgesi

HORN : English Turkish

v. boynuzlamak, toslamak, boynuz gibi yapmak

HORN FLY : English Turkish

n. karasinek

HORN IN : English Turkish

urnunu sokmak

HORN IN ON : English Turkish

v. burnunu sokmak

HORN OF PLENTY : English Turkish

olluk

HORN PILL : English Turkish

n. uyarıcı hap, penis kaldıran hap