Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

adj. (Fransızca) muharebe dışı kalmış, devam edemeyecek şekilde kötü yaralanmış, yaralanmadan dolayı hareket edemez hale gelmiş, artık savaşamayacak halde olan; özürlü, engelli, sakat, malul

HORSE : English Turkish

n. at, beygir, aygır, süvari birliği, sehpa, eroin

HORSE : English Turkish

v. ata binmek, at koşmak, sırtına binmek

HORSE AROUND : English Turkish

sürtmek, vakit öldürmek

HORSE BEAN : English Turkish

eşek baklası, bakla

HORSE BRUSH : English Turkish

kaşağı, at kaşağısı, at fırçası, atı fırçalamak için kullanılan fırça

HORSE CHESTNUT : English Turkish

atkestanesi

HORSE DOCTOR : English Turkish

n. baytar, veteriner, kötü doktor

HORSE DRAWN : English Turkish

atlı

HORSE JUMPING : English Turkish

n. engelli atlama, belirli bir zaman diliminde belli bir yolda bir atın pek çok engeli geçmesi gereken spor

HORSE LAUGH : English Turkish

kaba kahkaha

HORSE LIKE : English Turkish

adj. at gibi

HORSE MACKEREL : English Turkish

istavrit [zool.], palamut [zool.]

HORSE OF A DIFFERENT COLOR : English Turkish

(Argo) bambaşka bir konu, tamamıyla farklı bir konu, tamamen ilgisiz bir konu (başka bir şeye), alakasız mesele

HORSE OPERA : English Turkish

kovboy filmi

HORSE POWER : English Turkish

eygir gücü, motorların gücünü ölçmek için kullanılan birim (746 vat değerindedir); enerji sağlayıcısı birimi (yaklaşık olarak 760 vat değerindedir)