English Turkish
HOSTNAME : English Turkish
n. ana bilgisayar adı, ana makine adı, bir ağ üzerinde bir bilgisayarı tanımlayan eşsiz isim (Bilgisayar)
HOSTS OF HEAVEN : English Turkish
cennet karakterleri, cennet şahsiyetleri (melekler vs); gök cisimleri (gezegenler yıldızlar vs gibi)
HOT : English Turkish
adj. sıcak, acı, acılı, seksi, ateşli, şehvetli, şiddetli, sert, kızgın, heyecanlı, taze, yeni, rahatsız edici, iletken, radyoaktif, çalıntı, baharatlı
HOT : English Turkish
adv. kızgın, öfkeyle, şiddetle, ateşli olarak
HOT : English Turkish
v. ısıtmak, ısınmak
HOT AIR : English Turkish
oş lâf, sıcak hava, martaval, atmasyon, palavra
HOT AND DRY WEATHER : English Turkish
sıcak ve kuru hava, çok düşük nem ve yüksek sıcaklıkta hava
HOT AND STEAMING : English Turkish
sıcak ve buharlı, yüksek sıcaklık ve yüksek nemli hava
HOT ASHES : English Turkish
sıcak küller, bir ateşin halen sıcak olan kalıntıları
HOT BLOOD : English Turkish
çabuk kızan, çabuk sinirlenen, hemen parlayan, ateşli
HOT BLOODED : English Turkish
adj. asabi, kızgın, sinirli, öfkeli
HOT CAKE : English Turkish
sıcak kek, tava keki, krep, yassı kek
HOT CHOCOLATE : English Turkish
n. sıcak çikolata
HOT COMPRESS : English Turkish
sıcak kompres, sıcak ped, yangıyı azaltmak için vücudun belli yerlerine bastırılan ısıtılmış bez
HOT DARK MATTER : English Turkish
n. sıcak koyu madde, göreli olmayan bir hızda hareket eden partiküllerden oluşan koyu madde
HOT DESK : English Turkish
n. sıcak masa, meşgul masa, paylaşımlı masa, belli bir çalışana tahsis edilmemiş olan ve ofiste bulunan kimsenin kullanabildiği şekilde çalışanlar arasında paylaşımlı kullanılan çalışma istasyonu veya masa
HOT DESK : English Turkish
v. masayı paylaşımlı olarak kullanmak, bir çalışma istasyonu veya masayı belli bir çalışana değil ama ofiste bulunan kimselerin ortak kullanımına açık bir şekilde paylaşmak
HOT DIGGITY : English Turkish
(Argo) va be!, vay!
HOT DISH : English Turkish
n. sıcak yemek
HOT DOG : English Turkish
sosisli sandviç
HOT DOG IN A BUN : English Turkish
n. sandviç içinde servis edilen hot dog, sosisli sandviç
HOT DRINK : English Turkish
sıcak içecek, yüksek bir ısı derecesine kadar ısıtılmış olan sıcak içecek (kahve çay sıcak çikolata vs gibi)
HOT FLASH : English Turkish
ani sıcak basması, ateş basması hissi
HOT FLASHES : English Turkish
ani sıcak basması, ateş basması hissi, vücuttan sıcak geçmiş gibi hissetme (menopoz dönemindeki bazı kadınlar tarafından hissedilir)
HOT FLUSHES : English Turkish
n. ateş basması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani