English Turkish
HOTEL MANAGEMENT : English Turkish
n. otel işletmeciliği, otel yönetimi
HOTELIER : English Turkish
n. otelci, otel işletmecisi
HOTELKEEPER : English Turkish
n. otel sahibi, otelci, hancı, otel işletmecisi; otel müdürü, otel yöneticisi
HOTFOOT : English Turkish
v. acele ile gitmek, acele etmek
HOTFOOT : English Turkish
adv. acele, acele ile
HOTFOOT : English Turkish
n. hakaret
HOTFOOT IT : English Turkish
v. acele ile gitmek, acele etmek
HOTHEAD : English Turkish
n. sinirli tip, asabi kimse
HOTHEADED : English Turkish
adj. aşırı fevri, aceleci, öfkeli, hiddetli, çok heyecanlı
HOTHEADEDLY : English Turkish
adv. aşırı fevri bir şekilde, aceleci bir şekilde, öfkeli bir şekilde, hiddetlice, çok heyecanlı bir şekilde
HOTHEADEDNESS : English Turkish
n. aşırı fevrilik, acelecilik, öfkeli olma durumu, hiddetlilik, çok heyecanlı olma durumu
HOTHOUSE : English Turkish
n. sera, limonluk
HOTHOUSE PLANTS : English Turkish
sera bitkileri, serada yetiştirilen bitkiler, yıl boyunca sıcak tutulan yapay bir ortamda yetiştirilen bitkiler
HOTJAVA : English Turkish
n. Hotjava, Java programlma dilinde olan İnternet tarayıcısı (Sun Microsystems Şirketi tarafından üretilen)
HOTKEY : English Turkish
n. kısa yol tuşu, basıldığında daha önceden belirlenmiş olan bir görevi yerine getiren klavye tuşu; bir klavyede bulunan kısa yol tuşu (Bilgisayar)
HOTLINE : English Turkish
n. acil hat, yardım hattı, acil durumlarda aranabilen telefon numarası
HOTLINE FOR BATTERED WOMEN : English Turkish
şiddete maruz kalan kadınlar yardım hattı, kendisine kötü davranılan kadınların yardım için arayabildikleri acil telefon hattı
HOTLIST : English Turkish
n. etkin liste, bir kullanıcının gelecekte kullanmak üzere kaydettiği internet adresleri listesi (Bilgisayar)
HOTLY : English Turkish
adv. heyecanla, öfkeyle, kızgınlıkla, kızarak; büyük sıcaklık ve içtenlikle
HOTMAIL : English Turkish
n. Hotmail, kullanıcılarına ücretsiz elektronik posta hizmeti sağlayan büyük İnternet sitesi (yakın zamanda Microsoft tarafından satın alınan); herhangi bir bilgisayardan çıkartılabilen elektronik posta türü (sadece kullanıcının kişisel bilgisayarından değil)
HOTNESS : English Turkish
n. sıcaklık, ısı
HOTPLATE : English Turkish
n. portatif ısıtıcı, sıcak yemek
HOTPOT : English Turkish
n. yahni, et ve patates yahnisi (Britanya)
HOTROD : English Turkish
n. elden geçirilmiş araba, potansiyel hızının arttırılabilmesi amacıyla elden geçirilmiş araba
HOTS : English Turkish
n. gününde düzenlenen hazine bonoları (Britanya); (Argo) cinsel istek, cinsel arzu (örneğin: "Tom has the hots for Debbie, but she doesn't seem to notice him {Tom Debbie'ye karşı cinsel istek duyuyor ama Debbie farkında değil gibi görünüyor}")
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani