English Turkish
ANTIMONOPOLISTIC : English Turkish
adj. tekelcilik karşıtı, monopollerin var oluşuna veya hüküm sürmelerine karşı olan (bir pazarda bir eşya veya hizmetin ayrıcalıklı kontrolü)
ANTIMONY : English Turkish
n. antimon, rastık taşı
ANTINARCOTIC : English Turkish
n. antinarkotik, narkotik engelleyici madde
ANTINATIONALIST : English Turkish
n. milliyetçilik karşıtı olan kimse, milliyetçilik aleyhtarı olan kimse
ANTINEURITIC : English Turkish
adj. antinöretik, sinir iltihapları azaltan, sinir iltihabını önleyen
ANTINEUTRINO : English Turkish
n. karşıt nötrino, nötrino karşıt parçacığı (Fizik)
ANTINEUTRON : English Turkish
n. karşıt nötron, nötronun karşıt parçacık eşi olan tanecik (Fizik)
ANTINOMIAN : English Turkish
n. ahlak kurallarına karşı gelen kimse, Eski Ahit’in ahlaki kanunlarının Yeni Ahit’te ortaya konulan doktrinler tarafından değiştirildiğine inanan kimse (Hristiyanlık)
ANTINOMIANISM : English Turkish
n. ahlak kurallarına karşı gelme, kurtuluşun hayır işleri ile değil de lütuf kazanıldığını ileri süren Hristiyan doktrini
ANTINOMIC : English Turkish
adj. antinomiye özgü, antinomi ile ilgili
ANTINOMY : English Turkish
n. antinomi, çelişki, karşıtlık, zıtlık
ANTINOVEL : English Turkish
n. anti roman, geleneksel roman biçimine karşı olan edebi tarz
ANTINOVELIST : English Turkish
n. anti romancı, geleneksel roman yazma tekniklerini kullanmaktan kaçınan yazar
ANTINUCLEAR : English Turkish
adj. nükleer karşıtı, nükleer santraller veya da silahlar üretimine kaşı olan
ANTINUCLEON : English Turkish
n. anti nükleon, bir porton veya nötronun karşıt parçacık karşılığı olan tanecik, antiproton veya antinötron (Fizik)
ANTIOCH : English Turkish
n. Antakya; Antioch’un Türkçe adı, güney Türkiye’de bir şehir; antik Roma İmparatorluğu’nun İÖ 64 ila İS 260 yılları arasındaki başkenti; antik Suriye krallığının başkenti ve ticari merkezi; Hıristiyanlığın erken zamanlardaki merkez yeri
ANTIOCHUS : English Turkish
n. Antiokus; Suriye’yi MÖ
129 yılları arasında yönetmiş olan Selevkos hanedanlığında bir dizi kralların adı
ANTIOCHUS EPIPHANES : English Turkish
n. Aniokus Epifanes; IV. Antiokus, Yahuda Maccabee liderliğindeki başkaldırı sırasında Suriye ve Mezopotamya’nın Selevkos kralı
ANTIOPE : English Turkish
n. (Yunan Mitolojisi) Amphion ile Zethus’un annesi ve Teb prensesi
ANTIOXIDANT : English Turkish
n. antioksidan, oksidasyonu engelleyen madde
ANTIPACIFIST : English Turkish
n. barış aleyhtarı, bir anlaşmazlığı çözmek için askeri güç kullanımını ve savaşı destekleyen
ANTIPARASITIC : English Turkish
adj. antiparaziter, parazitleri etkisiz hale getiren
ANTIPARTICLE : English Turkish
n. karşıt parçacık, çarpışmadan sonra birbirini yok eden iki parçacıktan biri (Fizik)
ANTIPASTO : English Turkish
n. antıpasto, ordövr, ana yemekten önce servis yapılan yiyecek, meze (İtalyanca)
ANTIPATHETIC : English Turkish
adj. antipati duyan, antipatisi olan, karşı olan, zıt olan, karşıt
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani