English Turkish
IMPORTED : English Turkish
adj. ithal edilmiş, ithal
IMPORTED BEER : English Turkish
n. ithal bira
IMPORTED GOODS : English Turkish
ithal edilmiş mallar, ithal malları, başka ülkelerden getirilen mallar
IMPORTED SERVICES SURCHARGE : English Turkish
ithalat hizmet vergisi, ithalat hizmetlerinde uygulanan özel vergi
IMPORTEE : English Turkish
n. ithal edilen, ithal edilmiş olan, yabancı bir ülkeden ithal edilmiş olan
IMPORTER : English Turkish
n. ithalatçı
IMPORTING : English Turkish
n. ithal etme, yabancı ülkelerden mallar getirme
IMPORTLESS : English Turkish
adj. sonucu olmayan, sonuçsuz; önemsiz, önemi olmayan, anlamsız, anlamı olmayan
IMPORTS : English Turkish
n. ithalat
IMPORTUNATE : English Turkish
adj. ısrarla isteyen, ısrar eden, acil, sırnaşık
IMPORTUNATELY : English Turkish
adv. çok ısrarlı bir şekilde, çok aşırı üsteleyerek; acilen, acil bir şekilde
IMPORTUNATENESS : English Turkish
n. çok ısrarlılık, çok ısrarlı olma durumu, çok aşırı üsteleme durumu; acillik, aciliyet, acil olma durumu
IMPORTUNE : English Turkish
v. ısrarla istemek, başının etini yemek, sıkboğaz etmek
IMPORTUNER : English Turkish
n. çok üsteleyen kimse, çok ısrar eden, can sıkan kimse, birinin başının etinin yiyen
IMPORTUNITY : English Turkish
n. bıktırıcı ısrar, sıkıştırma, başının etini yeme, sırnaşıklık, arsızlık
IMPOSE : English Turkish
v. yüklemek, uygulmaya koymak, zorlamak, etkilenmek, yük olmak, yararlanmak, kötüye kullanmak
IMPOSE A BLOCKADE : English Turkish
v. ablukaya almak
IMPOSE CLOSURE : English Turkish
kapatma uygulamak, bir alanı kapatmak, belirli bir alana erişimi geçici olarak sınırlamak
IMPOSE CONDITIONS : English Turkish
şartlar koşmak, koşullar belirlemek, gereklilikler ileri sürmek
IMPOSE CURFEW : English Turkish
sokağa çıkma yasağı uygulamak, tüm işyerlerinin belli bir saatte kapanmasını ve tüm vatandaşların evlerinde kalmalarını gerektiren düzenlemeler getirmek
IMPOSE LIABILITY : English Turkish
sorumluluk yüklemek, sorumluluk getirmek, sorumlu tutmak
IMPOSE ONESELF ON : English Turkish
v. kendini zorla kabul ettirmek, takılmak, musallat olmak
IMPOSE PENALTY : English Turkish
ceza uygulamak, ceza getirmek, cezalandırmak
IMPOSE RESPONSIBILITY : English Turkish
sorumluluk yüklemek, sorumluluk getirmek, sorumlu tutmak
IMPOSE SANCTIONS : English Turkish
yaptırımlar uygulamak, yanlış bir davranıştan dolayı ceza uygulamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani