Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IMPRIMATUR : English Turkish

n. izin, ruhsat, kilisenin verdiği basma izni

IMPRIMIS : English Turkish

adv. öncelikle, ilkönce, başta (Latince)

IMPRINT : English Turkish

n. damga, marka, etki, izlenim, intiba, kitapta baskı özelliklerini belirten yazı

IMPRINT : English Turkish

v. basmak, kondurmak, etkilemek, baskı ve yayınevi özelliklerini basmak

IMPRINTABLE : English Turkish

adj. damgalanamaz, damga basılamaz, mühürlenemez, mühür basılamaz

IMPRINTED : English Turkish

adj. damgalanmış, damga basılmış, mühürlenmiş, mühür basılmış

IMPRINTER : English Turkish

n. damgalayan kimse veya şey, mühürleyen kimse veya şey

IMPRINTING : English Turkish

n. genç bir hayvan veya insan ile kendilerini çevreleyen nesneler ve varlıklar arasında kalıcı bir bağ kurulması ile oluşan süreç (Psikoloji)

IMPRISON : English Turkish

v. hapsetmek, sınırlamak, yasaklamak, tutuklamak

IMPRISONED : English Turkish

adj. hapsedilmiş, tutuklu

IMPRISONER : English Turkish

n. tutuklayan, hapse atan, hapse koyan, cezaevine koyan

IMPRISONMENT : English Turkish

n. hapsetme, hapis, hapsedilme, tutukluluk

IMPROBABILITY : English Turkish

n. olası olmama, ihtimalsizlik

IMPROBABLE : English Turkish

adj. olanakdışı, olası olmayan, umulmadık, beklenmedik

IMPROBABLY : English Turkish

adv. beklenmedik bir şekilde, olası olmayan bir şekilde, olanak dışı bir şekilde

IMPROBITY : English Turkish

n. şerefsizlik, onursuzluk, haysiyetsizlik

IMPROMPTU : English Turkish

n. hazırlıksız yapılmış şey, doğaçlama, emproptü

IMPROMPTU : English Turkish

adj. hazırlıksız yapılan, doğaçlama

IMPROMPTU PERFORMANCE : English Turkish

hazırlıksız performans, doğaçlama performans, çabucak hazırlanılmış yapım

IMPROMPTU PRESS CONFERENCE : English Turkish

hazırlıksız basın toplantısı, planlanmadan düzenlenen basın toplantısı, planlanmamış bir şekilde muhabirlere bilgi verilen basın toplantısı

IMPROMPTU RECITAL : English Turkish

hazırlıksız resital, doğaçlama resital, önceden herhangi bir hazırlık yapılmadan verilen resital

IMPROPER : English Turkish

adj. hatalı, uygun olmayan, yanlış, uygunsuz, münasebetsiz, yersiz, terbiyesiz, açık saçık

IMPROPER ALLOCATION : English Turkish

uygunsuz tahsis, doğru olmayan dağıtım, adil olmayan dağıtım

IMPROPER CONDUCT : English Turkish

n. uygunsuz davranış

IMPROPER FRACTION : English Turkish

ileşik kesir, payı paydasından daha büyük olan kesir (10/2 gibi), en azından bir tamsayı olmasına rağmen bir kesir olarak yazılan numara (Matematik)