Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN HIS HEART OF HEARTS : English Turkish

onun kalbinin derinliklerinde, onun tüm kalbiyle, onun tüm ruhuyla

IN HIS IMAGE : English Turkish

ona benzeyen, onun gibi görünen, onun görüntüsünde

IN HIS INFANCY : English Turkish

ebek, çok genç, yaşı çok küçük

IN HIS MIND'S EYE : English Turkish

onu akıl gözünde, onu hayalinde, onu kafasında, onun ruhunun derinliklerinde

IN HIS OLD AGE : English Turkish

çok yaşlı, ileri yaşta, büyük yaşta, ömrünün sonuna yaklaşan

IN HIS OWN RIGHT : English Turkish

sadece kendisi, sadece kendi başına

IN HIS POSSESSION : English Turkish

onun sahiplinde, sahibi o olarak, sahibi o olan bir şekilde, onun ellerinde, onun kontrolünde, onun yetkisinde

IN HIS PRIME : English Turkish

onun gençliğinde, onun gençlik yıllarında, onun gücünün ve becerilerinin en yüksekte olduğu dönemde, onun erken dönemlerinde

IN HIS RIGHT MIND : English Turkish

aklı başında, deli olmayan, çılgın olmayan, mantıklı, mantık sahibi olan

IN HIS SLEEP : English Turkish

uykusunda, uyurken, uyuyor bir durumdayken

IN HIS WAY : English Turkish

onun yöntemiyle, onun yoluyla, onun metoduyla

IN HIS WILDEST DREAMS : English Turkish

onun en çılgın hayallerinde, onun en tuhaf düşünce ve arzularında

IN HIS WRATH : English Turkish

onun sinirinde, onun öfkesinde

IN HIS YOUTH : English Turkish

onun gençliğinde, onun gençlik yıllarında, onun gücünün ve becerilerinin en yüksekte olduğu dönemde, onun erken dönemlerinde

IN HOCK : English Turkish

adv. rehinde, borçlu, hapiste, hapishanede

IN HONOR OF : English Turkish

şerefine

IN HONOR OF THE FALLEN : English Turkish

ölenlerin onuruna, düşmüş olanların şerefine, ölmüş olan kimselerin şerefine (çoğunlukla bir muharebe sırasında)

IN HOUSE : English Turkish

dâhili, ev içi, içeride, teşkilat dâhilinde, bir teşkilat içinde

IN INDIAN FILE : English Turkish

tek sıra halinde

IN ISOLATION : English Turkish

yalnız, izole, başkalarından ayrı

IN ITS ENTIRETY : English Turkish

tamamıyla, tam bir şekilde, bölünmemiş bir şekilde, tüm olarak

IN ITS INFANCY : English Turkish

aşlangıcında, başında, gelişiminin başlangıç evrelerinde

IN ITS OWN RIGHT : English Turkish

adv. kendi çapında, kendi özünde, kendi becerisi dâhilinde, kendi yeteneği dâhilinde, kendi kendine

IN ITS PRESENT STATE : English Turkish

mevcut durumunda, mevcut halinde, şu anki durumunda, güncel biçiminde

IN ITS PRIME : English Turkish

genç, yeni başlayan, hayatının baharında